Baykal: Dayanışma sürecek...
Meclis'in önceki gün muhalefetin işbirliğiyle açılmasında kamuoyuna yansımayan ilginç bir gelişme yaşanmış. Terör konulu olağanüstü önergeyi vermeden önce CHP lideri Baykal, DYP lideri Mehmet Ağar ile Anavatan lideri Erkan Mumcu'yu telefonla aramış. Meclis'i kendilerinin toplamasının nasıl olanaklı hale gelebileceğini anlatmış. Hatta, bağımsız milletvekillerinden hangisini, hangi partinin organize edeceğine kadar her şeye karar verilmiş. Baykal dünkü sohbetimizde bu gelişmeyi aktardıktan sonra şöyle dedi: "Sürprizim var sözümün ardında bu gelişme yatıyordu. Muhalefet bir araya gelebileceğini gösterdi. Bu bir kırılma, dönüm noktasıdır. Meclis'i muhalefetin de toplayabileceğini gösterdik, büyüyü bozduk."
Muhalefet dayanışması CHP liderinin geleceğe ilişkin şu sözü de dikkat çekiciydi: "Bundan böyle muhalefet teması ve dayanışması Meclis'te devam edecek." Baykal'ın anlam veremediği, AK Parti'nin olağanüstü toplantı konusundaki direnişi. Ermeni iddialarına karşı ortak bildiriyi Meclis'in tek ses halinde çıkardığını anımsatıp ekledi: "Neden bir diyalog ortamı yaratıp, iyi niyetle hareket edildiğinde sonuç alınabildiğini görmek istemiyorlar. Burada da bir komisyon kurulabilir ve ortak bildiri çıkarılabilirdi." Bu aşamada eleştirisi Başbakan Erdoğan'a: "Siz aydın dediğiniz bir grup insanla bir araya geleceksiniz. Onların sözleriyle hareket etmeniz sonucu Türkiye'nin geldiği noktaya bir bakın. Burada Meclis'e de yarım saatinizi ayırmayacaksınız ... Madem toplamak istemiyordunuz, o zaman Meclis'e niye milletvekillerinizi topladınız?"
CHP'nin konsepti Baykal, hükümetin terörle mücadele konsepti geliştirebildiğine inanmıyor. CHP'nin terörle mücadele konseptinin ne olduğunu ise şöyle açıkladı: "Terör marketlerinin çatışmasını o bölgede kimse istemiyor. Bunun en ağır bedelini ödediklerini hepsi biliyor. Çatışmayı dayatmak isteyenlere karşı esnafın, halkın direnişinin desteklenmesi lazım. Ülkeyi şiddete sürüklemek isteyenlerin başaramayacağını anlatmamız, göstermemiz gerekiyor." Baykal, imar-inşaat konusunda devletin ne imkanı varsa bölgeye yığması gerektiğini de söyledi. "Vatandaşa, 'daha ne istiyorsunuz, devlet bu kadar kısıtlı imkanlarını buraya yığdı, her şeyi yapıyor' dedirtmemiz lazım" savını dile getirdi. Köy Hizmetleri'nin kapatıldığını, buradaki araçların duble yol yapımına kaydırıldığını ve köylerin yolsuz, ulaşılmaz bırakıldığını söyledi. Sadece Irak'tan C-4 taşıyanları değil, onun ardındaki güçleri de deşifre etmek gerektiğini belirtti.
Metastaz başladı Baykal, bunları sıraladıktan sonra "metastazı da durdurmamız lazım" dedi. Bunun ne anlama geldiğini de şu sözlerle ortaya koydu: "Bir hastalığın yayılması gibi, metastaz başladı. Hem de devletin otorite merkezlerine terörün denetimi altındaki insanlar girdi..." Devletin otorite merkezlerinin nereler olduğu sorumuza yanıtı ise şöyle oldu: "Belediyeler bunlardan biri değil mi? Avrupa'dan bile 'PKK'yı kınayın, bağınızı kesin' çağrısı geliyor, ağızlarını açıp tek kelime edemiyorlar. Ciddi bir erozyon ortaya çıkıyor."
Testi sızdırır Baykal, konuşmasının sonunda bir süredir SABAH'ın manşetinde yer alan Tüpraş ve Galataport olaylarına da işaret etti. Kuşadası limanı ihalesinden başlamak üzere ihaleleri takip edip Meclis'e taşıyacaklarını belirterek sözlerini şöyle tamamladı: "Bu kararları alan teknokratlar, bürokratlar mı? Yoksa siyasi irade mi? Müthiş cambazlar. Daha önceki olaylar ve bugünkü yaşananlar testiyi dolduruyor. Bir süre sonra testide terleme, sızma ve çatlama yaşanır . Her şey de ortaya dökülür..." Mardin'de hafta sonu yapılacak CHP il kongresine gitmeye hazırlanan Baykal'ın görüşleri böyle...
|