Anelka ve İbrahim Toraman
Beşiktaş'ın 11'i doğru mu? Rıza Çalımbay'ın bu maçtaki ilk 11'inde sırıtan futbolcu Youla'ydı. Malmö maçından sonra Youla aynen şöyle söylüyordu kameralara: "Ben G.Birliği'nde 1 gol, 2 gol, 3 gol kaçırırım ama seyirci beni hep teşvik ederdi. Beşiktaş'ta gol kaçırdım mı hemen protesto ediyorlar." Youla bu sözleriyle aslında Beşiktaş'a adapte olamadığını açıkça haykırıyordu. Beşiktaş büyük takım. Gençlerbirliği değil. Seyirci 3 maç sabreder sonra senden gol bekler. Doğrusu ve doğalı budur. Beşiktaş şampiyonluğa oynuyor. G.Birliği mütevazi bir takım. G.Birliği'nin seyircisinin istekleriyle aynı olur mu koskoca Beşiktaş? Çalımbay, Youla yerine İbrahim Akın'la başlamalıydı. Daha doğrusu İbrahim Akın'ı sezon başından beri hazır hale getirmeliydi. Bu takımda fizik gücü, isteği, gençliği, mücadeleciliği ile Ailton ile birlikte oynayabilecek en büyük aday İbrahim Akın.
Maçtaki eşleşmeler nasıldı? İki önemli eşleşme vardı. Rıza Çalımbay, kaptan Tayfur'u daha önceden yaptığı gibi Alex'in başına dikmiş, İbrahim Toraman'a da, "Anelka'ya adım attırma" demişti. Bütün maç Anelka ile İbrahim Toraman ve Alex ile Tayfur arasındaki mücadeleye sahne oldu. Anelka muhteşem bir futbolcu. İlk devre İbrahim'den bir kez koptu, Koray'ı da müthiş bir şekilde ekarte ederek mükemmel bir gol attı. İkinci devre bir kez daha koptu penaltı yaptırdı. İşte yıldız futbolcu, işte dünya çapında futbolcu bu. 90 dakika marke ediyorsunuz 2 defa kurtuluyor maçın kaderini değiştiriyor. Tayfur, Alex'i etkisiz hale getirdi. Ama 2 futbolcusunu Fener'in 2 futbolcusunun başına diken Beşiktaş doğal olarak maçı 9 kişi oynamak zorunda kaldı. Tayfur ve İbrahim Toraman'ın oyuna katkıları hiç yoktu.
2.yarıda Beşiktaş hareketlendi. Stadın içinde olanların, Beşiktaş seyircisinin 2. devrenin başından itibaren yaptığı tezahürat karşısında, ağızları açık kaldı. Ben böyle sürekli ses bombardımanı uzun zamandır görmemiş duymamıştım. Öylesine kulakları sağır eden bir tezahürattı ki sahadaki Beşiktaş 11'inin bir gol bulması neredeyse kaçınılmazdı. O müthiş uğultu F.Bahçe takımının da kendi sahasına çekilmesine yol açtı. İnsanın etkilenmemesi mümkün değildi. Doğal olarak Fenerbahçe de etkilendi. Arka arkaya kaçan goller ve kendi kalesinde gördüğü penaltıdan sonra Kleberson'un müthiş golü geldi. Kleberson haftalardır, "Ben çok iyi futbolcuyum, ben çok iyi kumaşım, çok yakında gol atacağım" diye sinyal veriyordu. Dün yaklaşık 30-35 metreden yaptığı vuruş ecel terleri döken Beşiktaş'a bir hayat öpücüğü gibiydi. Beşiktaş, Kleberson'un golüyle yeniden hayat bulup ayağa kalkabilirdi. Ancak dün F.Bahçe'nin hücum oyuncularına kilitlenen Beşiktaş savunması bu kez Tuncay'ı kaçırdı ve F.Bahçe'nin güzel hazırlanmış golü geldi. Adam adama markajın dezavantajlı tarafı işte burada yatıyor. Bu sefer de geriden gelen Tuncay bir verkaçla Cordoba ile karşı karşıya kalıp golünü atabiliyor.
|