Bir gün herkes oyuncu olacak
Bir çekim için Galata'dayız. Meydandaki kahvede oturuyoruz. Yarım saat sonra karşımda nefes nefese bir doktor beliriyor. Önlük mönlük herşey tamam. Kendini tanıtıyor: "Merhaba, ben bilmem kim. Göz doktoruyum"! "Haa merhaba" diyorum. Göz doktorları genellikle bir göz doktoru olan ağabeyimin arkadaşı çıkarlar, ona selam söylerler. Benzer bir cümle bekliyorum. "Ağabeyinizi şuradan tanırım, benziyorsunuz" gibilerinden... Ve gayet hazırlıksız yakalanıyorum: - Şuradaki hastanede çalışıyorum. - Aa ne kadar güzel. - Avrupa Yakası'nda bir doktor rolü olursa ben oynamak isterim! - Eeee... Ama... Yani.. Oyuncu musunuz? - Daha önce hiç oynamadım, ama bir tiyatro kursuna gitmiştim. Yapabileceğime inanıyorum! Ayrıca bir doktoru, bir doktordan daha iyi kim oynayabilir ki?! - Ama doktor bey, yani... - Ya, bizim meslek çalış çalış doğru dürüst para yok! Ben oyunculuğa geçiş yapmak istiyorum. Diziler falan. Eh sizin dizi de bayağı iyi! - Sağolun! Ama biz genellikle biraz kamera tecrübesi olan... - Kartımı veriyorum, beni arayın!
YEMEKLER KÖTÜ... Bir yaşıma daha girdim! Adam doktor yahu! Yani yüzyıllarca okumuş, kadavra falan kesmiş, Hipokrat yemini etmiş ve bütün bunlardan sonra şu andaki hayat amacını, Avrupa Yakası'nda ufak bir doktor rolünde oynayıp, oradan başrollere atlamak olarak belirlemiş! Tuhaf ama ertesi gün, sokakta bir hanım durduruyor beni. Diziye yeni katılacak oyuncular olduğunu duymuş, şansını denemek istiyor. "Siz oyuncu musunuz?" diyorum, "Yoo ama yapabileceğime inanıyorum, arkadaşlarım hep çok girişken olduğumu söylerler" diye cevap veriyor! Tabii, oyunculuk için tek gereken şey girişkenlik zaten! Yani apartman komşularına, asansörde sohbet açabiliyor, hemen kapıcı dedikodusuna geçebiliyorsan, oyuncu olabilirsin demek! Size oyunculukla ilgili birkaç gerçeği ifade etmek istiyorum: Bizimki gibi bir dizide oyunculuk yaptığınızı hayal edin. Her gün 20-25 sayfa rol ezberleyeceksiniz. Aynı şeyleri, arka arkaya ve harfi harfine, en iyi ihtimalle dört beş kere yapacaksınız. Eğer ilk çekilenle beşinci çekilenin ufak bir detayı tutmazsa, sözgelimi masadan çay bardağını on saniye erken alırsanız, devamlılık tutmayacak ve sahne baştan oynanacak! Sabah dokuzdan gece yarılarına kadar sette olacaksınız. Bu esnada birer saatlik öğle ve akşam yemekleri dışında, birine telefon etmek için bile boş anınız olmayacak! Sahne aralarında bir yandan giyinip makyaj yaptırırken, bir yandan birisi başınızda prova yaptırıyor olacak. Yemekler genellikle kötü, lezzetsiz ve kilo aldıran set yemekleri olacak ama mecburen yiyeceksiniz. Saatlerce çalıştığınız set kışın çok soğuk, yazın çok sıcak olacak. Rol yaparken üşüdüğünüzü ve terlediğinizi belli etmeyeceksiniz.
AYAKLARINIZ DONAR Her gün yüzünüze kalın, ağır, kolay kolay çıkmayan makyajlar yapılacak. Zamanla cildinizin bozulduğunu göreceksiniz. Çoğu zaman kameralar, ışık veya sesle ilgili problemlerden, kısa bir sahnenin çekimi bile saatler alacak ve siz enerjinizi kaybetmeden, tekrar tekrar, aynı canlılıkla oynamak zorunda kalacaksınız. Bazen sabah üçte, saatlerce ayakta durmaktan dizleriniz ağrıyacak ama bir parti sahnesinde dans etmeniz gerekecek. Hasta olmayacaksınız. Olsanız da çaktırmayacak, gerekirse ateşli ateşli oynayacaksınız. Çünkü dizi her hafta öyle ya da böyle yayınlanacak! Ve bu yukarıda okuduklarınız, Avrupa Yakası'nın, diğer işlerle karşılaştırıldığında muhteşem olan şartlarıdır! Sanırım bütün oyuncular, bizimki kadar konforlu, rahat bir sette, çalışma saatleri uygun, bu kadar başarılı bir dizide çalışmak için can atmaktadırlar! Zaten sitcom'lar nispeten kolaydır. Televizyon dramaları haftada yedi gün çekilir! Karda kışta veya cehennem sıcağında saatlerce sokaklarda çalışılır. Tuvalet, hatta oturacak yer bile bulmak zordur! Bazı sinema filmlerinde koşullar daha da ağırdır. Attan, inşaattan düşmek, soğukta ayak parmaklarının donması olağan şeylerdir. Yine de tiyatro sanatçılarının çektiğini kimse çekmemiştir, özellikle turnelerde... Üstelik tiyatro pek fazla para da kazandırmaz. Heyecanı, gerginliği ve zorluğu da cabası. Bu arada çoğu oyuncu senenin bir bölümü evde oturur. Yukarıda anlatılan işler, yukarıda anlatılan emeklere rağmen, çoğu zaman uzun sürmez veya başarılı olmaz! Hâlâ oyunculuk yapmak istiyor musunuz bilmiyorum. Ama yeteneğinizin, zekanızın ve kararlılığınızın, hatta eğitim ve tecrübenizin de olduğunu varsayarak, yukarıdaki şartları size sunuyorum. Kabul ediyor musunuz?!
|