Önceki gün Tüpraş'ın özelleştirilmesiyle ilgili ihaleyle ekonomide ve piyasalarda tarihi bir dönüşüm gerçekleşti. Şöyle ki:
* İhale sonucunda Türkiye'nin en büyük sanayi kuruluşu yine Türkiye'nin en büyük sermaye grubunda kaldı. Bir dünya markası olabilecek ve Türkiye için önemli bir ürünü üreten Tüpraş yabancılaşmadı, yerli kaldı. Tüpraş artık yerli sermaye ile büyüyecek ve yerli sermayeyi büyütecek. Tüpraş ihalesini kazanan Koç Grubu büyük hamle yaptı ve dünya markası yaratmada önemli bir avantaj yakaladı. Yabancı şirketlerin taşeronluğunu yapmak değil, marka yaratmak kararlılığını ortaya koydu.
* Tüpraş'ın yerli kalması yanında Türkiye'nin en büyük sermaye grubunu da yeniden kazandık, sayılır. Koç artık Tüpraş ile daha hızlı büyüyecek ve dünya markası yaratma hedefine bu şirketle daha kolay ve kısa zamanda ulaşabilecek. Tüpraş ihalesi ile Türkiye'nin en köklü sermaye grubunun da, en az yabancılar kadar bu ülkenin geleceğine yatırım yapmak istediğini gördük. Bunu başarabildiğine tanık olduk.
* Koç Grubu'nun bu hareketi aynı zamanda Türk iş dünyasına da örnek olabilir. Krizin yaralarını sarmaya çalışan yerli girişimcilere bu tür büyük işlerde ve büyük özelleştirmelerde cesaret verebilir. Bundan iki yıl önce yapılan Tüpraş'ın satış ihalesine ancak iki grup katılmış ve şirketin toplam piyasa değeri 1.9 milyar dolar olmuştu. Şimdiki toplam 8.1 milyar dolarlık piyasa değeri ise o günkünün tam dört katı.
* Aradan geçen iki yılda aynı şirket neden bu kadar farklı değerlendirildi? Ya da değeri neden bu kadar arttı? Bunun asıl yanıtı 17 Aralık 2004'te AB'nin Türkiye'ye müzakere tarihi vermesinde yatıyor. Tabii arada ekonomide sağlanan istikrarın ve bu sırada dünyada likidite bolluğunun da etkisi var. Ancak asıl etki 17 Aralık'tan geliyor.
* Bu tarihle birlikte Türkiye doğrudan yabancı yatırımcılar tarafından keşfedilmeye başlandı. Bu anlamda Türkiye moda ülke haline geldi. Şirket, varlık ve gayrimenkul fiyatları 17 Aralık'la Avrupa'daki düzeyine yaklaşmaya başladı. Mali piyasalarda ise yabancı ilgisi 2002 sonuna doğru dünya likiditesi ve Türkiye'nin yüksek getirisi ile başlamıştı.
* Aradan geçen zamanda böyle bir değer artışını meydana getiren etkenler arasında satışa çıkan şirketlerin potansiyellerinin ne olduğunun daha iyi anlaşılmasını da saymak gerekir. Tüpraş ihalesi ile son bir yıl içinde satışı gündeme gelen ve Türkiye'yi dünya ligine çıkarmaya aday Türk Telekom, Turkcell ve Erdemir gibi dört atlıdan ikincisinin de, -diğeri Turkcell-, yerli kalması sağlandı. Türk Telekom yabancıların kontrolüne bırakıldı. Sırada Erdemir var. Tüpraş ile cesaretlenen yerliler Erdemir'e daha fazla asılabilirler. Ama işleri Tüpraş'tan çok daha zor. Çünkü karşılarında dünyanın en büyük demirçelik devlerini bulacaklar. Dünyada bu sektörde hızlı bir konsolidasyon yaşanıyor. Bütün bunlar Erdemir ihalesinde fiyatı yükseltici etki yapabilir. Bu anlamda en büyük cesaret örneğini de Erdemir ihalesinde ortaya koymaları gerekebilir.
* Tüpraş'taki rakamla birlikte bu yılki özelleştirmelerin toplamı 13.9 milyar doları buldu. Bunlar arasında elbette yerlilerin aldığı ihaleler de var. Tıpkı Tüpraş'taki gibi. Ama yerliler de, bu ihalelerin ödemeleri için uluslararası finansal piyasalara çıkacaklar. Yani finansmanın büyük bölümü dışarıdan gelecek. Bu aynı zamanda Türkiye'ye dışarıdan fon girişi demek. Tüpraş ihalesi ile birlikte aynı saatlerde açıklanan ödemeler dengesi istatistikleri yılın 7 ayında 15 milyar dolar, son bir yılda 20 milyar dolar cari açık verildiğini ortaya koydu. İşte özelleştirmelerle sağlanan fonlar bu cari açığı finanse etmede, finansman biçiminin kalitesini artırmada da önemli bir fonksiyon görecek. Ekonominin cari açık kaynaklı bir endişeye girmesini önleyebilecek. Kalıcı, uzun vadeli sermaye yatırımlarının kısa vadeli böylesine bir avantajı da ortaya çıkıyor. Dünkü yazımızda borsanın fiyat yönünden geldiği düzeyin nereye kadar devam edebileceği konusunda Tüpraş ihalesinde ortaya çıkan fiyatın bir baz oluşturabileceğini belirtmiştim. Tüpraş'ta ortaya çıkan fiyat, Türkiye'deki hemen hemen bütün varlık fiyatlarının ve şirket değerlerinin AB yolu açık tutulduktan sonra, hâlâ alabileceği mesafe olduğunu ortaya koyuyor.
Sonuç "Kaplumbağayadikkatet.Ancakkafasınıçıkartıpriskaldığındailerleyebiliyor"JamesConnot