Psikolojimi bozdun Metin!
Ben tutucu bir insanım. Tuttuğumu bırakmamayı tercih ediyorum. Bana herhangi bir şeyi sevdirmek çok zordur. Sevdiğim bir şeyi bıraktırmak da... Öyle flörtçü değilim. Yani Mersin deyişiyle "Ağzı açık ayran delisi" değilim. Mesele ilişkiler olduğunda karşımdakini sevmek için kendimce çok ciddi kriterlerim vardır. Beni tanımadığınız için eğer bu kriterleri sayarsam aptal gibi görünürüm. Mesela sevgilimin İngilizce bilmesi gerekir. Bakın işte bir yerinizle gülüyorsunuz. Hatta 'çok özenti' diyenleriniz de olabilir. Ama benim için çok sevdiğim İngilizce şarkıları sevgilimin de anlaması ve gerektiğinde (aldatma teşebbüsleri, eve geç gelme durumları, hatta üzerine bir de nefesi içki kokma şartlarında) gözlerimin içine baka baka "You are just too good to be true" (Gerçek olmak için fazla güzelsin) isimli müstesna eseri söylemesi gerekir.
ARIYORUM AÇMIYORSUN KOPTUN MU BENDEN? Bunun gibi bir sürü ilginç şey sıralayabilirim. Bu yüzden de Allah'ıma şükürler olsun, kimseyi beğenmem ve sevgilimi aldatmam. Ancak geçen cumartesi ilginç bir şey yaşadım. Merak etmeyin, alt satırda bu ilginç şeyi yazmaya başlıyorum! Metin Arolat'ın yeni albümü gelecek hafta piyasaya çıkıyor. Albüm çıkmadan önce sizler için dinleyeyim, biraz ukalalık yapayım istedim. Dostum Kemal Kekeva'yı arayıp buluşmayı ayarladım. Metin'in Sarıyer'deki yalı dairesinde buluştuk. Günlerden cumartesi idi. Hava çok güzeldi. Rüzgar karayelden esiyordu ve yer yer saçlarımı dağıtıyordu. Kendimi güzel hissettiğim günlerden biri idi. Dubleks yalı dairesi, Kozyatağı'nda otopark manzaralı iki oda bir salonda yaşayan bu iri genç kadını biraz havaya soktu tabe... Metin de bir zayıflamış ki; sormayın gitsin. Bir önceki albümdeki haline göre çok daha fit duruyor. "İstersen hemen dinlemeye başlayalım" dedi. Tamam dedim. Ama havaya girmesin diye "Bitse de gitsek" havamı takındım. Ne zaman heyecanlansam böyle garip, itici tavırlara giriyorum. Koltuğun en 'yatılası' bölümüne oturdum. Bir yandan denizi ve Sarıyer kıyılarını görüyordum. İlk şarkı başladı: "Ben seni fazla abartmışım amma/ Doğru yerden bakamamışım/ karşıma geçip de durmaya hâlâ/ Yüzün varmış tanımamışım..." İşte gerçekten bir erkeğin, terk edilme sonrası yazabileceği türde şarkı sözleri. Biliyorum Metin sen de onlardansın... İkinci şarkı: "Bekliyorum biliyorsun/ Gittin haber yok senden/ Arıyorum açmıyorsun/ Yoksa koptun mu benden? Bu genellikle ayrılıkların ikinci faz halidir. Birini terk ederiz, önce meydan okuruz. Gözler cep telefonuna kilitlenir. Hatta uzun süre bakmaktan cep telefonu ekranlarının aşındığı bile görülebilir. Tam bu noktada artık ümitler kırılmaya ve arabesk albümler saklandıkları yerden çıkarılmaya başlanır. Ben böyle içimden ukala ukala yorumlar yapa yapa albümü dinlerken sıradaki şarkı beni bir o duvara, bir o duvara çarptı: "Ümitlenme her telefon çalışında/ Koşma kapılara her adım sesinde/ Senin sandığın yıldız yok artık yerinde/ Kabul et kalbim/ Biz ayrıldık!" Şarkı inanılmaz güzel! Arabesk bir alt yapıya sahip. Şarkının kalbe söylenmesi çok güzel buluş. Ve asıl sürpriz ise Ebru Gündeş'in bu şarkıda mükemmel bir geri vokale imza atmış olması. Metinciğim, sen bunları nasıl hissettin, erkekler de böyle güzel ve naif duygulara sahip olabilir mi? Canım uzaylı olmadığına emin misin? Metin benimle evlenir misin? Benimle evlensen, bana böyle şarkılar yazar mısın? Yoksa sana sevdanın yolları bana kurşunlar mı yiğidim? Ay ben ne diyorum yaa... Ama uzun zamandır bir erkeğin duyguları ile bu kadar yüzleşmemiştim. Albümdeki şarkılar öyle bir bütünlüğe sahip ki; Metin'in bu 'hüznü' uydurmadığına eminim. Müzikal olarak da öyle 'pop'çuyum takıntıları yok. Albüm müzikal olarak çok tutarlı. Ancak arabesk alt yapılara karşın "Kabul Et" albümüne arabesk diyemeyiz. Keyifle dinlenen bir soundu var. Ancak Metin Arolat hiç mutlu şarkı yazmamış. Hep hüzün ve dönmeyene sitem var.
ÇOK YAKIŞIKLI VE YALIDA YAŞIYOR Bu beni çok şaşırttı. Maşallah gayet yakışıklı, yalıda yaşıyor, görünüşe göre maddi durumu fena değil (Elidor'un Dale'sini o çekmiş. Yani harika bir reklam yönetmeni) bir de acı çekiyor... Kızlar böyle adamlar aramıyor muyuz? Acıları olsun, gözlerinin kenarında yaşlar hep hazır beklesin. Ben onu derleyeyim, toplayayım. Gerektiğinde geyşası, gerektiğinde annesi, geceleri de sevgilisi olayım... Bir adam içimizdeki annelik duygusunu tetiklediğinde kazanıyor.. Ve biz o an kaybediyoruz... Sarıyer'deki bu yalı dairesinden çıkarken az daha ona aşık olabileceğimi fark ettim... Bu işler bu kadar kolay mı? Dilimin ucundan yeni şarkılarından biri geçiyor: Belki bir yerlerde karşılaşırız/ Göz ucuyla olsun selamlaşırız/ Belki ılık bir şeyler hissederiz/ Hakkımı helal ettim...
|