Devletin tiyatrosu olur mu? İşte bütün mesele bu!..
Kimi bakanı, kimi daha önce göreve gelen bakanı, kimi genel müdürü, kimi de ortalığı karıştırdığı öne sürülen 'sanatçı'ları suçluyor. Devlet Tiyatroları iki haftadır durulmuyor. Sorun tiyatronun devlete bağlı olmasında mı?.
Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç ile tiyatro sanatçıları arasındaki söz düellosu her gün yeni bir boyut kazanıyor. Çoğu sanatçı 'özerk' bir kurum olması gereken devlet tiyatrolarının bugünkü durumundan hiç memnun değil. Tartışmaların odağındaki isimlerden, görevden alınan Devlet Tiyatroları (eski) Genel Müdürü Lemi Bilgin ise "Devletin tiyatrosu olmalı mı olmamalı mı?" tartışmasına gelinmesini yanlış buluyor; "Önce devletin tiyatrosu olur mu, sonra balesi olur mu, sonra da operası olur mu diye soracaklar. Kala kala geriye bir camisi kalacak herhalde" diyor. Bilgin'in görevden alınmasının ardından İstanbul Devlet Tiyatrosu Bölge Müdür Yardımcılığı'ndan istifa eden Zafer Algöz ise Devlet Tiyatroları'nın yapısının 5441 sayılı yasayla belirlendiğini, tüzel bir kişiliği olduğunu ama parasını devletten aldığını söylüyor: "Sorumlu olunan kurum bakanlık. Bunun dışındaki sanatsal atamaları genel müdür ve altındaki yönetim kadrosu yapar. Politikacılarımız bazı şeyleri anlamıyor. Genel müdürlük, Karayolları ya da Devlet Su İşleri gibi bir statüde görülüyor. Ama bizim yaptığımız iş, onlardan farklı" diyor. Sanatçılara sorduk; "Devletin tiyatrosu olur mu? Sorunların ana kaynağı nedir?" İşte çarpıcı görüşler...