kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Ali Kirca @ SABAH
 

Süpermen'in ölümü!..

Aslında her şey "Süpermen"in geçirdiği kazayla başlamıştı. Koskoca Süpermen, bir buçuk metre yükseklikten düşüp felç olmuştu.
İşte o an, hem ülkesindeki, hem de dünyadaki hayranları, attan "düşen"in; insanüstü güçlerin sahibi Süpermen değil, etten kemikten bir insan olduğunu fark etmişti nihayet.
Ömrünün sonuna kadar sakat kalan o kişi, Christopher Reeve adlı "aktör"den başkası değildi.
Bütün direncine rağmen, ömrü de uzun sürmeyecekti zaten. Talihsiz oyuncu, genç yaşta hayatını kaybedecekti.
Oynadığı karakter ölümsüz, ama o da herkes gibi ölümlü (fani) bir ademoğluylu.
Lakin.. Onunla birlikte "Süpermen" de öldü. Hatta; daha genç oyuncu attan düştüğü gün ölmüştü Süpermen..


Evet.. Aslında her şey "Süpermen'in ölümü"yle başlamıştı.
Ne var ki, dünya bu gerçeği algılamakta geç kaldı.
Süpermen'in ölümünden sayısız dersler çıkarılabilirdi. Olmadı.
Hem dünyanın, hem de ülkesinin, artık "Süpermen"in yaşamadığını, hatta Süpermen diye bir şey olmadığını anlaması için arada başka olaylar da oldu. Yine görmezden gelindi:
11 Eylül sabahı, "falçatalı adamlar"ın kaçırdığı uçaklar, İkiz Kuleler'i vurduğunda yaşananlar unutulabilir mi?
Uçakların, bütün bir istihbarat ağını atlatarak gökdelenleri vurması bir yana..
Dünya Ticaret Merkezi'nin alevler içinde kalan üst katlarında pencerelere çıkarak kurtarılmayı bekleyen, gömleklerini sallayarak yardım isteyen o çaresiz insanların fotoğrafları, tarihin en trajik sayfalarında kayıtlı duruyor.
Tam bir saat boyunca tüm dünyanın izlediği "sessiz çığlık"lara yanıt veren olmadı. Süpermen, kollarını açıp uça uça gelmedi. Gelemedi.
Pencerelerdeki insanları alıp hayata döndüremedi.
Dünyanın sayısız ülkesine, sayısız "indirme-bindirme yapan" helikopterlerden yalnızca biri gelip, o bir saat içinde, bir insanı, yalnızca bir insanı kurtaramadı. Belki yine üç bin kişi ölürdü. Ama "bir insan," hiç değilse bir insan kurtarılmış olurdu..
Bir tek insan "kendi dünyası"nda kocaman bir hayat demekti çünkü.
Ama, herkesin fark etmediği bir şey vardı: Süpermen çoktan ölmüştü.
Reeve'ın attan düştüğü gün.
Ve aslında, hiçbir zaman, hiçbir yerde, bir Süpermen olmamıştı.
O, Hollywood'un yarattığı "sanal" bir kahramandı.
Geçen hafta, New Orleans kentinde çaresiz insanları kurtarmaya gelemeyen "Süpermen"in de hiç var olmadığı gibi..
Ya da.. "Süpergüç"ün de hiç var olmadığı gibi. Tıpkı Süpermen gibi, o ünlü "Süpergüç" efsanesi de; "Hollywoodvari" yaratılmış sanal bir kahramandı.
Hem ABD'nin kendisinin, hem ABD dışında kalan insanların zaman içinde yarattıkları ve vehmettikleri sanal bir güç.
Gerçek olmadığını, bütün çıplaklığıyla ve devasa bir düş kırıklığıyla önce New Orleans'ın "siyahlar"ı fark ettiler.
Sonra da bütün bir dünya..


Zordur bundan böyle; bütün bir dünyaya afra-tafralanmalar..
"Süpergüç" aktörünün makyajı ve boyası, kasırgada silinmiştir.
Binlerce talihsiz insanın hayatını kaybettiği anlaşılan "Katrina faciası"ndan -keşke hiç olmasaydı ama- belki de böyle "acı bir ders" çıkmış olacaktır.
Dahası, oğul Bush'un başkanlığı, ABD'nin görüp göreceği son Cumhuriyetçi iktidar olarak yakın tarihe yazılacaktır, bilesiniz.
Esasen; Bush dahil, tüm Cumhuriyetçi başkanlar; büyük çoğunlukla Demokrat kimliği taşıyan "siyahlar"ın, verdikleri küçük "fire"lerle oturabilmiştir o koltuğa.
Bundan böyle ne mümkün!
Siyah öfkenin yanında,beyaz düş kırıklığı da ilk seçimde "siyasi kasırga"ya dönüşmeye adaydır.


Bütün bir hafta sonu, Amerikan ve İngiliz televizyonlarında "canlı" yayınlanan görüntülerin karşısından bir an bile ayrılamadık.
"İsyankar acı"ların tanığı olduk.
"Blues" çığlıklarını susturan "tabiat azmanlığı" nın ve "insan aymazlığı"nın yol açtığı trajedi, sözünbittiği yerde duruyordu aslında.
Ama, bugün yazdık, daha da yazacağız.. Daha da yazılmalı..Yazılmalı ki, yeryüzündeki "Sanal Süpergüç" pervasızlığının vebali, -siyah ya da beyaz- insana yazılmamalı asla..
İnsan, insanın kurdu olmamalı.. İnsan, insanın yanında durmalı..

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Mississippi - Dicle hattı!..   / 03-09-2005
 Hayal kurmak ve unutmak üzerine   / 27-08-2005
 Durum!   / 25-08-2005
 Yarış!   / 23-08-2005
 Leylim ley   / 20-08-2005
 Mucize!   / 18-08-2005
 Kuşlara dair   / 16-08-2005
 İzin   / 21-07-2005
 Arkadaş ıslıkları...   / 16-07-2005
 Rüzgâr!   / 14-07-2005
YILMAZ ÖZDİL
Tam sırası...
Türkiye'de "izlenme oranı en...
ALİ KIRCA
Süpermen'in ölümü!..
Aslında her şey "Süpermen"in...
ÖMER LÜTFİ METE
Telekom ve itiraf gibi düzeltme
Ağustos'un 15'inde...
UMUR TALU
Ne kadar utanmalı?
Sanmam ki, siz de sanmayın ki,...
FATİH ALTAYLI
Kavga istiyorlar
Başbakan aylar önce "Birileri...
ERDAL ŞAFAK
Türk halkının sınav günleri
Edirne'den Kars'a kadar bu...
Galip 'Herr Schröder'
Eğer Avrupa Birliği'nin sınırlarının belli olmasını istiyorsanız beni...
Bu uçuş bir dakika sürdü
Endonezya uçağının son seferi 1 dakika sürdü. Havalandıktan 500 metre...
2-2'yi kimse unutmadı
2-2'yi kimse unutmadı
Terim, Danimarka'nın hocası Olsen'in, Ukrayna maçı ile ilgili sözleri...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu