"AB'de boşa efor odakladık..."
3 Ekim'e üç hafta kala, batı cephesinde yeni bir gelişme yok. Türkiye'nin "Limanlarımı Rumlar'a açmayacağım" deklarasyonuna karşı AB'den yarın çıkması muhtemel karşı deklarasyonda yumuşama görülmüyor. AB Dışişleri Bakanları'nın İngiltere'nin Newport kentinde yaptıkları gayrı resmi toplantıda ortaya çıkan "karşı deklarasyon" taslak metni, büyük ihtimalle yarın aynen yayınlanacak. AB'nin "kırmızı çizgimiz" diye tanımladığı Türk limanlarının Rum gemi ve uçaklarına kesinlikle açılması konusundaki kararlılığın gerisinde de neden var.
Adalet Divanı içtihadı Bir Türk diplomatın aktardığına göre; ısrarın nedeni Avrupa Adalet Divanı'nın geçmişte aldığı bir karar yatıyor. Adalet Divanı'nın hukuki içtihadına göre; Gümrük Birliği anlaşması içinde bulunan bir ülke, diğerine limanlarını kapama hakkına sahip değil. Konunun uzmanı Türk diplomat sözlerini şöyle sürdürdü: "Bir iddiayı ne kadar sürdürebileceğimizi önceden planlamıyoruz. Sürdürülebilir iddia üzerinde çaba gösterilir. Biz sürdüremeyeceğimiz iddia üzerinde deklarasyon yayınladık. 'Ucu açık müzakere süreci' gibi birçok konu dururken, durduk yerde boşa efor odakladık..." AB merkezi Brüksel'den yansıyan haberlere gelince; AB, "Ek Protokol'ün tam uygulanıp Rumların da kapsama alınması" konusunda "Ankara'dan net bir mesaj" bekliyor. Bu olmadığı takdirde, 3 Ekim sonrası yol haritasını çizecek Müzakere Çerçeve Belgesi'nde daha ağır cümlelerin yer almasının önüne geçilemeyeceği vurgulanıyor. Çıkış arayışındaki Ankara'nın üzerinde tartıştığı formül ise KKTC ve Rum kesimindeki izolasyonun eş zamanlı kaldırılması... Referandum döneminde bir çok söz verilmiş olsa da KKTC'ye izolasyonun kaldırılması konusunda AB'den cevval bir çıkışın emaresine dahi rastlanmıyor. Bir yanda verilmiş sözler, diğer yanda imzalanmış Ek Protokol duruyor... Limanlar müzakere süreci için "önemli bir anahtar" olarak Ankara'nın önünde bulunuyor.
Londra'dan beklenen Bununla birlikte şunun da altını çizmek gerekir; Bu gelişmeler 3 Ekim'de Türkiye'nin AB konusunda yaptıklarını gözden geçirme anlamına gelen "tarama sürecinin" başlamasını engellemeyecek. Ancak, tarama sürecini bir noktada tıkaması ve müzakere başlıklarından birinin açılmasını ileri bir tarihe ertelemesi ihtimalini de beraberinde getirebilecek. Ankara, bu nedenle ocak ayına kadar İngiltere'nin AB dönem başkanlığı sona ermeden sıkıntının aşılması için formül aranıyor. Dönem başkanı İngiltere'den beklenti, sadece Ek Protokol'e ilişkin sıkıntıyı aşmak değil. Aynı zamanda, müzakerelerin bir başlığının (chapter) ocak ayına kadar açılarak süreci çalıştırmak. Çünkü, dönem başkanlığı 1 Ocak'ta, Türkiye'nin AB tam üyeliğine olumsuz bakan ve "imtiyazlı ortaklık" öneren Avusturya'ya geçecek. Avusturya'nın, dönem başkanlığı öncesi bir başlık açılır süreç de çalışırsa Türkiye zaman kazanacak. Yoksa, 2006 Haziran'ında dönem başkanlığının Finlandiya'ya geçmesine kadar beklemesi ihtimali ortaya çıkabilecek. Bu aşamada İngiltere'nin Türkiye'yi rahatlaması söz konusu olabilir mi? Gelen mesajlar umut dolu değil.
Meclis'e gerek var mı? Özetle; Ek Protokol'e ilişkin deklarasyon bugün Ankara'nın açmazı... Peki, hükümetin imzaladığı Ek Protokol, daha önce açıklandığı gibi 3 Ekim öncesi onay için Meclis'e gelecek mi? AKP Grup Başkanvekili Salih Kapusuz'un sorumuza yanıtı şöyle oldu: "O bir varsayımdı. Olağanüstü toplantı gündemimizde yok, Meclis zamanında açılacak. Ek Protokol'ün aslı olan Gümrük Birliği Anlaşması dahi Meclis'ten geçmedi. Ekinin geçmesine gerek var mı?.." AB sürecinin Ankara'daki özetine gelince; Engelli koşuya devam...
|