| |
Pompalının sapını gülle donatmak
SORU: Kalaşnikof mu daha tehlikeli bir silah yoksa pompalı tüfek mi? Cevap: Pompalı tüfek... Çünkü bir atışta birden çok kişiyi öldürebilir... İkinci soru: Kalaşnikof'a mı ruhsat almak daha kolay, yoksa pompalı tüfeğe mi? Cevap: Pompalıya! Polis veya jandarmanın yivsiz tüfek izni yeterli!
Bireysel silahlanmanın ulaştığı boyutların, bu soruna çözüm getirmesi gerekenleri de ürküttüğünü görmek sevindirici... Başbakan Erdoğan'ın çözüm önerileri için çalışma başlatıldığını açıklamasını son derece olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. Aynı şekilde Anavatan Partisi Şanlıurfa Milletvekili Turan Tüysüz ve arkadaşlarının silah ruhsatlarının yargı denetiminde verilmesini öngören yasa önerisini de. Böyle bir önerinin bugüne kadar belinden silahını eksik etmeyen, hatta eski partisi CHP'nin kurultayında divan başkanına silah gösteren bir siyasetçiden gelmesi daha da hoş ve anlamlı. Erdoğan'ın başlattığı çalışmaya biz de katkıda bulunalım. Daha doğrusu, bu işlerden çok ama çok iyi anlayan, Av ve Yaban Hayatını Koruma ve Geliştirme Vakfı yetkililerinin bize anlattıklarını aktaralım. Onlar Türkiye'de bireysel silahlanmanın çılgınlığa dönüşmesini dört nedene bağlıyorlar. Ya da dört yanlışa: 1- Pompalı tüfek ve yarı otomatik tüfek üretimine yıllarca göz yumuldu. Üstelik denetimsiz olarak. Bugün Türkiye'de kaç adet pompalı tüfek olduğunu hiç kimse bilmiyor. Çünkü tek seri numarasıyla yüzlerce pompalı tüfek üretildi . Ve bunlar da köylerde "harmana vade" ile satıldı. Avcılıkla uzaktan yakından ilgisi bulunmayan binlerce kişi pompalı aldı. Dahası bazı kitap fuarlarında kitabın yanı sıra pompalı tüfek de satıldı.
Aflar ve armağanlar 2- Hiçbir ülkede silah alınıp satılması Türkiye'deki kadar katı kurallara bağlı değil. İnanılmaz bir bürokrasi var bu konuda. Peki bunca sıkı yasa ve kurallara rağmen nasıl bu kadar çok ruhsat alınabiliyor? Çünkü yasalar uygulanmıyor. Niçin uygulanmıyor? Birçok neden sayılabilir ama en vahimi şu: Para! Bir tabanca ruhsatı Polis Teşkilatını Güçlendirme Vakfı'na 2 milyar lira gelir sağlıyor. Buna "Kart parası" deniyor. Tabii bu gelirden olmamak için ruhsat için gerekli inceleme ve araştırmalar ya üstünkörü yapılıyor ya da yetersiz. 3- Sık sık "Silah affı" çıkarılması. 1534'teki Celali İsyanları'ndan beri Türkiye'de onlarca kez silahlar toplandı. Her toplamada bir öncekinin iki-üç katı silahla karşılaşıldı. Toplamayı yanlış anlamayın; af çıkarılıyor, silah ruhsata bağlanıyor ve sahibine teslim ediliyor. Son aflarda "Mevcut silahların kimlerde olduğunu bilelim, böylece denetim altına alalım" gerekçesi kullanıldı. İyi ama o silahları kimlerin aldığını belirlemeyi sağlayacak yeterince yasa zaten yürürlükte. Aslında aflarınn gerçek nedeni, "Kart parası" alabilmek.
550 vekile 3 bin ruhsat 4- Tüm ülkelerde önemli yabancı konuklara silah armağan edilmesine imkan veren yasal düzenlemeler var. Ancak Turgut Özal döneminde Türkiye'de bu imkan hem genişletildi, hem de ters yorumlandı: Devlet adamlarının yerliyabancı ayırımı yapmadan dilediğine silah hediye etmesinin yolu açıldı. O kadar ki, Özal günde 25-30 silah için ruhsat talebine imza atıyordu. Bugün de sürüp gidiyor. Yoksa 550 milletvekili nasıl 3 bini aşkın ruhsat sahibi olabilir ki? Milletvekillerimiz (Sadece bu dönemi kastetmiyoruz) tepeden tırnağa silahlanarak vatandaşı özendirmeleri yetmezmiş gibi, silah bulundurma ve taşıma izni verilen meslek gruplarının kapsamını sürekli genişleten teklifleriyle de ipin ucunun kaçmasına katkıda bulundular. Bugün benzin istasyonlarının pompacılarından sürü sahiplerine, kuyumculardan kamyon şoförlerine, hatta muhtarlara kadar birçok meslek mensubu silahlı. Haydi bakalım, şimdi kolaysa bu insanları silahsızlandırın...
|