Nahoş...
Son bir haftadır ekranlara yansıyan görüntülere bakalım. Trabzon'da, PKK'lı teröristlerin eylem yapmak isterken yakalanmaları sonrası halk tarafından linç edilme çabası... Ölü ele geçirilen Suriye uyruklu teröristin cenazesi ülkesine gönderilirken, bir grubun sahip çıkıp sınır kapısında güvenlik güçleriyle çatışması... İzmir Seferihisar'da yakalanan zanlıyı bir grubun karakoldan alıp linç etme girişimi... Batman'da öldürülen 6 teröristin cenazesini almak için yüzlerce kişinin güvenlik güçlerine taş ve sopalarla saldırması ve eylem yapması... Çok sayıda panzer ve zırhlı araç görüntüye yansımasına karşın, güvenlik güçlerinin taş atanları havaya ateş açarak dağıtmaya çalışması... İstanbul'da kapkaç ve hırsızlık olaylarının rutin hale gelmesi... Bir mahalleye "toplu operasyon" düzenleyen hırsızların, polisin havaya ateş etmesiyle olmuş meyve gibi ağaçlardan kendilerini yere atmaları... Hırsızların otomobilin camını kırarken, olayı görüp koşup yetişen sahibi genç bayana bıçak dayayıp, anahtarlarını alarak bu kez otomobili de çalmaları. Adana Adliyesi'nin orta yerinde çıkan silahlı çatışmada, bir kişinin öldürülmesi... Ve önceki gün BeşiktaşDiyarbakırspor maçının bitiş düdüğüyle birlikte yaşananlar.. Sahanın içinde yöneticilerin birbirleriyle yumruklaşıp, küfürleşmeleri.. Tribünlerden Diyarbakırsporlu futbolcu ve yöneticilere yönelik, "PKK dışarı" yönünde çirkin sloganın atılması...
Yanıtsız sorular Bastırılmış bir hıncın ortaya çıkmasına benzer bu görüntüler, sadece hafızamızda kalanlar... Şimdi şu soruların yanıtını aramaya başlayalım. Bir zamanlar köy, kasaba basarak, insanları sindirerek kendine zorla yandaş toplayan terör, 6 yıl içinde ne oldu da kitlesel destek bulabildi? Batman gibi ekonomik gelişmişlik seviyesi daha yüksek olan bir ilde bu kadar kişi, terörist olduğu ileri sürülenlerin cenazelerini hastaneden kaçırma gücünü nereden alıyor? Zanlıya cezasını bizzat verme ruhuyla karakol basabilme cesaretini nasıl buluyor? İstanbul'un en işlek caddesinde boğazına bıçak dayanmış bir genç kıza karşı hangi düşünceyle duyarsız kalınabiliyor? Centilmenliğin en üst düzeyde olması gereken ve oyuncularının birçoğunun dahi o bölgeden olmadığı spor karşılaşmasında, "PKK dışarı" sloganını hangi ruh haliyle atıyor? Sporcularına örnek olması gereken iki yönetici, stadın orta yerinde, hem de seyircinin önünde hangi başarı için yumruklaşıyor?
Siyasi çıkar Kim ne derse desin; yaşananlar tam anlamıyla toplumsal cinnet... Kimse de bu yaşananlardan siyasi bir çıkar beklememeli... Toplumsal bozunumun bir süre sonra onları da önüne katıp götüreceğini herkesin görmesi gerekiyor. Dünkü sohbetimizde DYP lideri Mehmet Ağar'ın uyarısı da bu yöndeydi. Özellikle de Güneydoğu'da yaşanan gelişmelere dikkat çekerek, şunları söyledi: "Geçmişte teröre karşı en ağır operasyonlar dahi topluma yansıtılmıyordu. Ortada bir tedbirsizlik var. Teröre karşı zafiyet gösterilmemeli. Eğer terörist görmezden gelinir, zafiyet de gösterilirse sonuçta bu gibi olaylarla karşı karşıya da kalınır..." Ağar'ın uyarısı bununla da kalmadı: "Her gün yüzlerce olay yaşanmaya başlandı. Kontrol elden kaçıyor. Bir kez gitti mi bir daha getiremezsiniz..." Ağar'ın ardından arayan Tarım Bakanı Mehdi Eker'di... Diyarbakır milletvekili olan Bakan Eker de Beşiktaş maçındaki görüntülerden rahatsızdı: "Bireyler bazdaki olayları bütün camiaya yüklememek gerekir. Ama bireylerin de sorumlu davranışta bulunması şarttır. Birlik beraberlik bireylerin sahip çıkmasıyla sağlanabilir..." Toplumsal bilincin ve beraberliğin taçlandığı 30 Ağustos Zafer Bayramı'nın 83'üncü yılını kutladığımız bugün, yaşadıklarımıza baktığımızda söyleyecek tek kelime var: "Nahoş..."
|