|
|
Devlet dediğin yamuk bakar
Uzun bir süredir Galataport Projesi gündemde, ama ihale edilerek Türkiye'nin modern deniz terminallerine kavuşması, denizden gelen paralı ve nitelikle turiste kapılarını açması sağlanamadı. Karaköy'e yanaşan en az beş yıldızlı oteller seviyesindeki kruvazör gemilerden İstanbul'a adım atan yabancılar, adeta varoşlara gelmiş gibi oluyor. Kruvazör gemilerin yanaşacağı başka bir yer yok. İstanbul'da tek seçenek de Karaköy. Burada ne gemilere yanaşacak körük var, ne insanların yürüyebileceği yolları düzgün, ne de yolcu salonları ihtiyaca cevap verebilecek düzeyde. Kruvazör gemileri ağırlayacak yerimiz olmayınca, yıllarca bu turizm türünden Türkiye mahrum kaldı. İstanbul gibi pazarlanmasında hiç sıkıntı olmayan şehre, şu an MSC'ye (İtalyan Mediterraneen Shipping Company) ait kruvazör gemiler haftalık program dahilinde uğruyor. Türkiye'ye gelen MSC Opera gemisi, İstanbul ve Kuşadası çıkışlı Ege Adriyatik hattında dolaşıyor. Türkiye'den aldığı yolcuları bu hatta her limanda bir gece olmak üzere gezdiriyor. Bu limanlardan aldığı kişileri de bizim iki limanımıza getiriyor. Bizim limanlara gelince, diğer yabancı limanlarda olmayan bir hizmet kalitesi ve astronomik ücretle karşılanıyor. Yani kazıklanıyor. Şimdi, MSC'nin Opera isimli kruvazör gemisinde bin 100 personel, iki bin 200 civarında yolcu bulunuyor. Geminin tahmini değeri de 500 milyon dolar civarında. Adeta yüzen bir servet. Hilton Oteli'nin Aydın Doğan'a 225 milyon dolar satıldığını düşün ve hesabı yapın. Her hafta iki limanımıza uğrayan böylesine gemilerin sayılarını artırmak için devlet makamlarının ne gibi bahaneleri olabilir? Ayrıca MSC şirketi dünyanın iki numaralı konteynır firması. Türkiye'ye sadece kruvazör gemileri değil, konteynır gemileri de uğruyor. Bir aile şirketi olan MSC, Türkiye olan ilgisini, tüm finansmanını üstlenerek Tekirdağ'da yapmak istediği transit konteynır limanıyla taçlandırmak istemiş. Üstelik talep de Tekirdağlılar'dan gitmiş. Ama bizim Demiryolları, Limanlar ve Havameydanları İnşaatı (DLH) Genel Müdürlüğü anlamsız gerekçelerle 'olmaz' demiş. Yani kendi parası ve müşterisiyle gelen yabancı yatırımcıyla masaya oturmak için 'evet' dahi diyememişler.
|