kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Yavuz Donat @ SABAH
 

Yaşanmış telefon hikayeleri

Senaryoyu, Cemil Çiçek yazdı. "Olayın içinde" ise Ali Coşkun da vardı, Abdülkadir Aksu da.
"Başrolde" ilk defa, Meclis dışından bir "aktöre" rol verildi.
Bu, Ankara'daki "Keçiören Hastanesi"nin sahibi Dr. Ramazan Aydın'dı.

PROVASI BİLE YAPILDI
Dr. Ramazan beye denildi ki:
- Necati Çetinkaya'yı cep telefonundan arayacaksın... Onunla, Elazığ şivesiyle konuşacaksın... Kendini bir muhtarın oğlu olarak tanıtacaksın.
Prova yapıldı. Dr. Ramazan Aydın'ın "hangi köyün muhtarının oğlu olduğu" ayrıntısı bile düşünüldü. Sonra da Elazığ Milletvekili ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı M. Necati Çetinkaya "cep telefonundan" arandı.

MUHTAR HASAN'IN OĞLU HAYRULLAH
- Muhterem Necati begi mi rahatsız edirem?
- Ben Necati Çetinkaya, buyrun.
- Necati abey, sen misen?
- Evet benim... Sen kimsin?
- Abey... Ben muhtar Hasan'ın oğlu Hayrullah.
- Hangi muhtar Hasan?
- Necati abey... Sensin değel mi?
- Evet benim.
- Abey... Hani köyümüze gelende, evimize misafir olmuştun... Muhtar Hesan var ya... Onun oğliyam... Arirem, arirem, sana ulaşamirem.
- Kardeşim tanıyamadım, hangi Hasan?

OYUN TUTTU... ZOKAYI YUTTU
Ali Coşkun ile Cemil Çiçek "paralelden" konuşmayı dinliyorlardı.
"Oyun" tutmuştu.
"Muhtar Hasan rolündeki" Dr. Ramazan Aydın bastırdıkça bastırıyordu.
Necati Çetinkaya da "tanıyamadım" demeyi sürdürüyordu.
Dr. Ramazan bey bir ara telefonu Cemil Çiçek'e uzattı:
- Buba, buba... Necati abey seni tanımiyi... Al, gendin gonuş... Vallah da, billah da seni tanimiyi...

NECATİ BEY TELEFONU KAPATTI
Cemil Çiçek bir anda oluverdi "Muhtar Hasan."
- Necati beg?
- Efendim.
- Ayiptir, beni nasıl tanımisen?.. Oy isterken tanisen... Evime gelip, ayranımı içisen... Sinin çocugini işe alırım diye söz verisen... Ama şimdi beni tanımisen... Sen ne hayırsız bir büyügümsen... Ne diye bini tanımisen?
Necati Çetinkaya "Şimdi bir toplantıdayım, sen beni daha sonra ara" dedi.
Ve telefonu kapattı.

ERTESİ SABAH NELER OLDU?
Daha sonra Cemil Çiçek, Ali Coşkun ve Dr. Ramazan Aydın defalarca Çetinkaya'yı aradılar.
Ama ulaşamadılar.
Çetinkaya'nın cep telefonu sürekli kapalıydı.
Cemil Çiçek ertesi sabah Necati Çetinkaya'ya telefon etti:
- Necati bey, sana ulaşamıyorum... Seni muhtar Hasan arıyor.
Çetinkaya o anda "oyunu" anladı.
"Alacağınız olsun" diye gülmeye başladı.

ALMA MAZLUMUN AHINI
Günler geçti aradan.
Keçiören Hastanesi sahibi Dr. Ramazan Aydın'ın telefonu çaldı.
Arayan Necati Çetinkaya idi ama...
"Sesini... Şivesini" değiştirmişti.
"Diyarbakırlı gibi" konuşuyordu.
Ve kendisini "Abdülkadir Aksu'nun kuzeni olarak" tanıtıyordu.

ROL DEDİĞİN BÖYLE YAPILIR
- Remazen abi, sen misen?
- Benim, sen kimsin?
- Abi ben Abdülkadir Aksu'nun amcasi oğli Şeyhmuz... Abi, hestanede misen?
- Yok.. Evdeyim... Söyle Şeyhmuz.
- Remazan abi, ben hesta olmişem... Abdülkadir abim senin hestaneye yolladi... Hestanede beni içeri sokmadiler... Kovdiler... Abi, apandisitim patladi... Kapıda ölirem... Önce Allah sonra sana sığınırem.

HASTANEDE HERKES ŞEYHMUZ'U ARIYOR
Dr. Ramazan Aydın hemen diğer telefondan hastaneyi aradı.
Görevlilere bağırdı, çağırdı:
- Hastayı nasıl kapıdan çevirirsiniz?.. Ya adam ölürse?.. Üstelik Abdülkadir beyin kuzeni... Siz beni rezil mi etmek istiyorsunuz?
Hastane karıştı.
Herkes Şeyhmuz'u aramaya başladı.
Ama bulamıyorlardı.
Dr. Ramazan Aydın kızdı:
- Bulun... İçeriyi, dışarıyı arayın, bulun.

ŞEYHMUZ BULUNDU, RÖVANŞ ALINDI
Görevliler, hastanenin karşısında, ağaç altında oturan bir garip adam gördüler.
"İşte, Şeyhmuz bu olsa gerek" diye koştular.
Adamı kollarından tutup, kaldırdılar.
Tekerlekli sedyeye yatırdılar.
Adam bağırıyordu:
- Bırakın beni!
Görevliler "Konuşma... Apandisitin patlar" diye onun ağzını kapatıyorlardı.
Ve bir yandan da doktorlara haber yolluyorlardı:
- Bulduk... Diyarbakırlı Şeyhmuz'u bulduk... Ameliyathaneye alıyoruz.
Adam ise çırpınıp, duruyordu:
- Ben Diyarbakırlı değil, Konyalı'yım... Adım Şeyhmuz değil, Abdullah... Hasta değilim... Ziyaretçiyim...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Muammer Öztekin   / 27-08-2005
 Gazi'nin gözyaşları   / 26-08-2005
 Christoph Daum: "Biz (Türkiye) AB'ye gireceğiz..."   / 25-08-2005
 Tecrübe konuşuyor   / 24-08-2005
 Yaş 89... Ve "sağlıktan, salatadan" konuşuyoruz   / 23-08-2005
 Kenan Evren'i nasıl baştan çıkardık?   / 22-08-2005
 Yaşanmış "portre" hikayeleri   / 21-08-2005
 Bir... İki... Üç...   / 20-08-2005
 Çetrefilli bir iş   / 19-08-2005
 Zonguldak köyleri   / 18-08-2005
MUHARREM SARIKAYA
AB müzakeresine IMF modeli...
AB ile 3 Ekim'de başlaması...
YAVUZ DONAT
Yaşanmış telefon hikayeleri
Senaryoyu, Cemil Çiçek...
Türkiye'nin en hızlı ambulansı
İzmir'deki dar sokaklar için motosikletli ambulans timi kuruldu.
Hiçbir engel tatil keyfini bozamadı
Türkiye'nin değişik bölgelerinden gelen bedensel ve zihinsel engelli...
Adanalı çiftçinin oğlu 116 ülkeyi 'hack'ladı
Adanalı çiftçinin oğlu 116 ülkeyi 'hack'ladı
116 ülkede bilgisayarlara virüs bulaştırdığı iddiasıyla tutuklanan...
Bir tokatın sonu kanlı hesaplaşma
Bir tokatın sonu kanlı hesaplaşma
Adana'da bir kadına atılan tokat yüzünden barda silahlı kavga çıktı.
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu