| |
Yaşanmış telefon hikayeleri
Senaryoyu, Cemil Çiçek yazdı. "Olayın içinde" ise Ali Coşkun da vardı, Abdülkadir Aksu da. "Başrolde" ilk defa, Meclis dışından bir "aktöre" rol verildi. Bu, Ankara'daki "Keçiören Hastanesi"nin sahibi Dr. Ramazan Aydın'dı. PROVASI BİLE YAPILDI Dr. Ramazan beye denildi ki: - Necati Çetinkaya'yı cep telefonundan arayacaksın... Onunla, Elazığ şivesiyle konuşacaksın... Kendini bir muhtarın oğlu olarak tanıtacaksın. Prova yapıldı. Dr. Ramazan Aydın'ın "hangi köyün muhtarının oğlu olduğu" ayrıntısı bile düşünüldü. Sonra da Elazığ Milletvekili ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı M. Necati Çetinkaya "cep telefonundan" arandı.
MUHTAR HASAN'IN OĞLU HAYRULLAH - Muhterem Necati begi mi rahatsız edirem? - Ben Necati Çetinkaya, buyrun. - Necati abey, sen misen? - Evet benim... Sen kimsin? - Abey... Ben muhtar Hasan'ın oğlu Hayrullah. - Hangi muhtar Hasan? - Necati abey... Sensin değel mi? - Evet benim. - Abey... Hani köyümüze gelende, evimize misafir olmuştun... Muhtar Hesan var ya... Onun oğliyam... Arirem, arirem, sana ulaşamirem. - Kardeşim tanıyamadım, hangi Hasan?
OYUN TUTTU... ZOKAYI YUTTU Ali Coşkun ile Cemil Çiçek "paralelden" konuşmayı dinliyorlardı. "Oyun" tutmuştu. "Muhtar Hasan rolündeki" Dr. Ramazan Aydın bastırdıkça bastırıyordu. Necati Çetinkaya da "tanıyamadım" demeyi sürdürüyordu. Dr. Ramazan bey bir ara telefonu Cemil Çiçek'e uzattı: - Buba, buba... Necati abey seni tanımiyi... Al, gendin gonuş... Vallah da, billah da seni tanimiyi...
NECATİ BEY TELEFONU KAPATTI Cemil Çiçek bir anda oluverdi "Muhtar Hasan." - Necati beg? - Efendim. - Ayiptir, beni nasıl tanımisen?.. Oy isterken tanisen... Evime gelip, ayranımı içisen... Sinin çocugini işe alırım diye söz verisen... Ama şimdi beni tanımisen... Sen ne hayırsız bir büyügümsen... Ne diye bini tanımisen? Necati Çetinkaya "Şimdi bir toplantıdayım, sen beni daha sonra ara" dedi. Ve telefonu kapattı.
ERTESİ SABAH NELER OLDU? Daha sonra Cemil Çiçek, Ali Coşkun ve Dr. Ramazan Aydın defalarca Çetinkaya'yı aradılar. Ama ulaşamadılar. Çetinkaya'nın cep telefonu sürekli kapalıydı. Cemil Çiçek ertesi sabah Necati Çetinkaya'ya telefon etti: - Necati bey, sana ulaşamıyorum... Seni muhtar Hasan arıyor. Çetinkaya o anda "oyunu" anladı. "Alacağınız olsun" diye gülmeye başladı.
ALMA MAZLUMUN AHINI Günler geçti aradan. Keçiören Hastanesi sahibi Dr. Ramazan Aydın'ın telefonu çaldı. Arayan Necati Çetinkaya idi ama... "Sesini... Şivesini" değiştirmişti. "Diyarbakırlı gibi" konuşuyordu. Ve kendisini "Abdülkadir Aksu'nun kuzeni olarak" tanıtıyordu.
ROL DEDİĞİN BÖYLE YAPILIR - Remazen abi, sen misen? - Benim, sen kimsin? - Abi ben Abdülkadir Aksu'nun amcasi oğli Şeyhmuz... Abi, hestanede misen? - Yok.. Evdeyim... Söyle Şeyhmuz. - Remazan abi, ben hesta olmişem... Abdülkadir abim senin hestaneye yolladi... Hestanede beni içeri sokmadiler... Kovdiler... Abi, apandisitim patladi... Kapıda ölirem... Önce Allah sonra sana sığınırem.
HASTANEDE HERKES ŞEYHMUZ'U ARIYOR Dr. Ramazan Aydın hemen diğer telefondan hastaneyi aradı. Görevlilere bağırdı, çağırdı: - Hastayı nasıl kapıdan çevirirsiniz?.. Ya adam ölürse?.. Üstelik Abdülkadir beyin kuzeni... Siz beni rezil mi etmek istiyorsunuz? Hastane karıştı. Herkes Şeyhmuz'u aramaya başladı. Ama bulamıyorlardı. Dr. Ramazan Aydın kızdı: - Bulun... İçeriyi, dışarıyı arayın, bulun.
ŞEYHMUZ BULUNDU, RÖVANŞ ALINDI Görevliler, hastanenin karşısında, ağaç altında oturan bir garip adam gördüler. "İşte, Şeyhmuz bu olsa gerek" diye koştular. Adamı kollarından tutup, kaldırdılar. Tekerlekli sedyeye yatırdılar. Adam bağırıyordu: - Bırakın beni! Görevliler "Konuşma... Apandisitin patlar" diye onun ağzını kapatıyorlardı. Ve bir yandan da doktorlara haber yolluyorlardı: - Bulduk... Diyarbakırlı Şeyhmuz'u bulduk... Ameliyathaneye alıyoruz. Adam ise çırpınıp, duruyordu: - Ben Diyarbakırlı değil, Konyalı'yım... Adım Şeyhmuz değil, Abdullah... Hasta değilim... Ziyaretçiyim...
|