Şatoda tüyler ürpertici gezi
Sadizm sözcüğü, Sade Markisi'nin 18. yüzyılda Lacoste köyündeki şatosunda düzenlediği partilerden ve anlattığı 'acılı zevklerden' geliyor.
Fransa'nın güneyinde, Ventoux dağına bakan 408 nüfuslu, ufacık bir köy vardır. Lacoste adlı bu güzelim köyün özelliği, Ortaçağ'dan kalma evleriyle yıkık dökük şatosudur. Şatodan geriye görülecek bir şey kalmadığı halde, dünyanın dört bir yanından ziyaretçiler, burayı gezmeye gelirler: Çünkü bu, 18. yüzyılda 'sadizm' kelimesinin, dünyanın tüm dillerine girmesine sebep olan Sade Markisi'nin her türlü cinsel deneyimine dekorluk etmiş bir mekandır. Marquis de Sade, aristokrat bir Fransız ailesinden geliyor. Genç yaşta Paris'e, sadece asillerin çocuklarını kabul eden askeri bir okula gönderiliyor. Başarılı bir kariyerin henüz başındayken 'seksin dayanılmaz çağrısını' keşfediyor ve kentin hem aristokratları hem aktrisleri şarkıcıları hem de fahişeleriyle her türlü tecrübeye açık, doymak bilmez bir cinsel hayat yaşamaya başlıyor. Durumu öğrenen ailesi tarafından asil bir ailenin kızıyla evlendirilmesi de iflah olmaz cinsel açlığını durduramıyor. Lacoste köyündeki şatosunda, inanılmaz balolar ve davetler vermeye ve her türlü 'orji'yi denemeye başlıyor. Bu arada birçok kez beraber olduğu kadınları kırbaçlamak, onlara zararlı maddeler kullandırmak suçlarından hapse atılıyor. Hapiste olmadığı dönemleri seks maceralarıyla hapiste geçirdiği günleri ise cinsel deneyimlerini anlattığı felsefe denemeleri, romanlar ve piyesler yazmakla geçiren Sade Markisi, tarihin ilk 'pornografik filozofu' olarak kabul ediliyor. Hayatının toplam 30 yılını hapiste geçiren Marquis de Sade, kaleminin kuvvetiyle filozoflar ve edebiyatçılar arasında kendisine özel bir yer kazanıyor ama eserlerindeki pornografik unsurlarla Tanrı'ya, tüm inançlara ve ahlaki değerlere ettiği hakaretler yüzünden bir 'şeytan' olarak görülüyor. 20. yüzyılda psikoloji ve sosyoloji bilimleri ortaya çıkınca yazdıkları birer toplumsal eleştiri olarak kabul ediliyor. Marki hayalgücünü, toplum kurallarının dışına çıkabilecek kadar serbest kullanabilen ilk felsefeci olarak anılıyor. Giyotinden, bir memurun hatası sayesinde kurtulan yazarın kitapları birçok kez daha matbaadayken toplatılıyor, kendisi de 'deli bir sapık' olarak görülüyor. Çocukları ondan uzaklaşmak için Fransa'dan ayrılıyor, torunlarından hiçbirisi de ismini ve Marki titrini kullanmak istemiyor.
TEHLİKELİ KONULAR Sade Markisi'nin kitaplarından bazı bölümleri buraya almak istiyordum ama yazıldıklarından iki asır sonra bile başıma hukuki dertler açacağını düşünerek bu parlak fikrimden vazgeçtim! Çünkü yazar, özellikle Justine ve Juliette adlı kitaplarında, tanrı, seks, aile gibi konularda hiçbir sınır tanımadan, hayalgücünün en uç, en kabul edilmez noktalarına kadar gitmiş. Onun adından gelen sadizm kavramı ise bugün psikanalizde şöyle açıklanıyor: Sade, bütün kitaplarında, sadist sahneleri, kapalı mekanlarda kurgulamış. Ulaşılması zor, orman yollarından geçilerek gidilen, etrafı kapalı bir şato. Ardından kapıları kapatılıp, köprüleri yıkılan bu şatonun yüzlerce basamakla ulaşılan kulesine çıkılıyor ya da yerin yedi kat dibine iniliyor. Bu korkunç mekanın, kemikler, kafatasları ve iskeletlerle kaplı oluşu da ardından gelecek 'zevk-ü sefa' anına yogunluk katması için düşünülmüş. Kısacası, Sade, ideal görünen her şeyden, estetikten, yumuşaklıktan, incelikten uzaklaşarak çirkin, korkunç olana doğru gitmiş, her türlü suç unsurunu da tasvirlerinde kullanmış. Lacoste Şatosu bugün Pierre Cardin'e ait. Burayı birkaç yıl önce satın alan modacı, kalan bölümleri restore ederek bir kültür ve sanat merkezi haline getirmeye hazırlanıyor, ama doğrusu ben, şatoyu gezerken, tüyler ürpertici geçmişini bir an bile aklımdan atamadığım için, burada gönül rahatlığıyla bir konsere ya da sergiye katılabileceğimi sanmıyorum.
Sedef Ecer
|