| |
|
|
Kafamızda rende, sanatçı yontuyoruz
İBRAHİM Tatlıses' e çok kızıyoruz bazen. Kafamızdaki düşsel rendeyle, hatta keski ve çekiçle vurarak kırarak, rendeleyip, törpüleyip, tıraşlayıp, yontarak istediğimiz forma sokamıyoruz onu çünkü. Dahası ehlileştiremiyoruz. Kendimize benzetemiyoruz. İşte o yüzden de çok kızıyoruz İbo'ya.
Yakın plan Şöyle ince kenarlı yakınsak mercek tutalım bizi gıcık eden taraflarına gelin. - Maçodur. Kavgacı, saldırgan, küfürbaz, kaba sabadır. - Uluorta bağırır çağırır. " Kadınları "na kötü davranır. Tokatlar, tekmeler, yaralar bereler. - Tüm konsantrasyonu ve emeğini Allah vergisi muhteşem sesini nasıl nerede kullanacağına yoğunlaştırmak yerine, lahmacuncu açmaktan otelcilik yapmaya, kabadayı özentisi görünmekten inşaat müteahhitliğine kadar seksen konuya böler. - Çabuk parlar, çabuk kırılır, çok seri ve sert tepkiler verir. - Kendini geliştirmek, okuyup yazıp çizip üretmek yerine süfli davranır, eski huylarını marifet gibi tekrarlar durur, falan filan.
İtirazım var!.. Bunlarda itiraz edecek bir taraf yok. Hepimiz biliyoruz, hepsi de gerçek bunların. İtiraz ettiğim İbo'ya itiraz biçimimiz . Her devirde her yerde sanatçılar sıra dışı insanlar değil midir? Özünde, hamurunda, fıtratında ne varsa onu yeteneğiyle sarmaş dolaş edip ürüne dönüştürmek değil midir ayrıcalıkları.
Harita yanlışı Yüzeysel bakışlarla hal ve hareketlerini, dansözünü, söylemini, gündemini, eylemini yerden yere vurduğumuz bu adamı, sadece muhteşem sesinden ibaret saymak... " Bu sesi duyalım yeter" demek nasıl bir düşünce dostlarım? "Çıksın okusun konuşmasın, kıpraşmasın, vuruşmasın, sevişmesin, türküden başka şey söylemesin!" dersek.. Ona, kafamızda çizilmiş bir yaşam haritasının sınırlarını sunar; "sadece buralarda gez toz!" dersek haksızlık olmaz mı bu?
Saklanan ne? İbrahim Tatlıses politikacılar, yazar çizerler, sporcular ve diğer herkeslerimiz de dahil olmak üzere dünyada en çok tanınan yurttaşımızsa bunun tek nedeni sesi değil nevi şahsına münhasır kişiliğidir. O sese hayat veren, o sesi yükselten yücelten sadece hançere, diyafram ve kullanım tekniği değil, içine görünmez hallerde sinip saklanan yaşam biçimidir.
Çıplak göz Size fantezi gibi gelir belki . Ama ondaki her nağmede, her avazda, meyan çıkışta, buğulanan, çatallanan, gürleyen, içe işleyen, acıtan, ağlatan, hop hop oynatan her titreşimde, sanatçının doğumundan bu yana yaşadığı her şeyin, yoksulluktan imparatorluğa, aczden erke, kısaca dünden bugüne yaşadığı her bir şey saklıdır ve bunu çıplak gözle asla göremeyiz.
Yakışıyor valla Hangimizin yanlışı, kavgası, küfrü, kaprisi alavere dalaveresi yok ki? Hangimiz ardımızda hataları, şaşmaları, savrulmaları, kendi Derya' larımızı, Asena' larımızı, yalanlarımızı, riyalarımızı, bunalımlarımızı bırakmadık ki? İbo şöyleymiş de böyleymiş de.. Bırakın geçin bunları. Hoca Nasrettin'in " Yakışıyor haspaya!" dediği gibi, bunlar da yakışıyor İbo'ya.
|