|
|
|
|
|
|
İbo'yu seven kıro tarafımı seviyorum
Konser başladığında benim dünya ile alakam kesilmişti. Sahnedeki onlarca keman, en sevdiğim melodileri çalıyordu. Gerçi miksaj biraz kötüydü, senfoni kısmında sadece kemanlar duyuluyordu. Ama görüntü çok güzeldi. Sanki Led Zeppelin, Mısırlılar'la 'Kashmir'i söylerken Londra Senfoni de onlara eşlik ediyordu. Şarkılara senfonik bir yeni aranje yapılmamıştı. Ama bir iki şarkı üzerinde böyle bir çalışma vardı. Fakat İbo çok heyecanlıydı; sanki konservatuvar sınavına giriyordu. Senfoni tarafının şefi Orhan Şallıel ile sürekli göz teması kuruyordu. İbo'nun ekibini yıllardır yöneten Şendur Güzelel ise zevkten ölmek üzereydi... İbrahim Tatlıses, şarkıları öyle güzel söylüyordu ki, stüdyo performansına yakındı. Magazine girmedi, uzun uzun konuşmadı. En iyi yaptığı şeyi, zevk alarak yaptı. Saat 1 olmuştu ve 25 şarkı söylemişti. Daha da söyleyecekti eğer seyirciler otursaydı... O gece sihirliydi. Sihirin kaynağı da binlerce kişinin şarkıları, kelime sekmeden haykırarak söylemesiydi. 'Dertler Derya Olmuş' çalarken artık bende hal kalmamıştı. Gözyaşlarım sel gibiydi. "Hasret Kaldım, o sıcacık gülüşüne" derken bir yandan ağlayıp, bir yandan şarkıyı böğürüyordum. Protokolün havası ağırdı. Ama benim umurumda değildi. İbo şişman sever miydi bir fikrim yok ama ben İbo'yu çok seviyorum. İbo'yu seven kıro tarafımı da seviyorum.
|
|
|
|
|
|
|
|
|