| |
Son komünistin AB yorumu...
Sol evrensel bir düşüncedir. Felsefi olarak yeryüzündeki değişim dinamiğini okumanın en önemli yöntemlerinden biridir de... Sol gelenek hem felsefi olarak, hem de siyasal olarak evrenseldir. Çünkü yerküre üzerindeki değişim ister istemez her yeri etkiler ve dönüştürür. Evrensel olmanın felsefi bütünlük dışında siyaseten pratik yönü ise sol görünümlü resmi tuzaklardan korunmaktır. Örneğin ilk başlarda Ankara böyle bir resmi Komünist Partisi kurdurarak solcuları tuzağa düşürmüştü. Evrensel örgütlerle birlikte hareket edenler için bu tehlike daha azdır. Yerel tuzaklara karşın, evrensel bir dayanışma sizi gözetir.
Türkiye'de, dünya emekçi partilerinin birlikte oluşturdukları evrensel bir örgüt olan Enternasyonal'in üyesi tek parti 10 Eylül 1920'de Bakü'de Mustafa Suphi'nin başkanlığında ve Ethem Nejad'ın genel sekreterliğinde kurulan Türkiye Komünist Partisi'dir. Türkiye'nin en eski partisi olan Türkiye Komünist Partisi 1988 yılında kendini fesh etti. Son genel sekreteri Nabi Yağcı idi. Nabi Yağcı, parti çalışmaları sırasında Haydar Kutlu takma adını kullandı. Partinin kapanması ile evrensel solun resmi son temsilcisi Nabi Yağcı oldu. Nabi Yağcı, bir süredir her pazartesi, çıktığından beri keyifle ve dikkatle izlediğim Referans Gazetesi'nde yazıyor. Geçen haftaki yazısının başlığı "Son Durak" idi... Yazısının hemen girişinde, yazılarının "ana eksenini" şöyle tanımlıyordu: "Biraz daha geniş söylersem, AB'yi tanıtmak ve Türkiye'nin AB yönünde yürüyüşü yanında olmaktı tutumum. AB yaklaşımımın doğal sonucu olarak, AKP hükümetinin AB ve değişim yönünde attığı adımlara bir vatandaş olarak ikircisiz destek vermekti."
Nabi Yağcı, sözü AB'ye ve sola getiriyor. Yorumunu onun kaleminden izleyelim: "En ciddi eksiklik ise soldaki boşluktur. Tekil tutumlar dışında örgüt, hareket, çevre anlamında kamuoyu önünde AB ve değişim sürecini destekleyen bir solumuz olmadı. Bu boşluğun yarattığı olumsuz sonuçlar ilkin sivil toplum örgütlerinin tutumuna yansıdı. İşveren ve sanayi kesiminin sivil toplum örgütleri dışlanırsa ki bu kesimlerin hemen hemen tümü AB sürecine destek oldular, diğer STÖ'leri bu süreçte ya pasif kaldılar ya da karşı oldular. Bu STÖ'ler geçmişte en azından sola kulak veren örgütlerdi." "...İşin üzücü yanı Türkiye'nin AB içinde olmasını isteyen Avrupa solu da Türkiye'de kendine bir partner bulamadı. Onlardan bazıları örneğin Yeşiller Türkiye'ye gelip AB içinde Türkiye'nin ve Türkiye için AB'nin önemini bizim kamuoyumuza anlatmak zorunda kaldılar ne yazık ki. Bizde ise, bolca içki masası sohbetleri ama sonuçta kocaman bir sessizlik duvarı."
Sol neden AB'yi çok daha aktif bir şekilde destekleyip inisiyatif almalı? Türkiye Komünist Partisi'nin son genel sekreteri Nabi Yağcı bu soruya şöyle cevap veriyor: "Solun yaşam alanı ülkesinin geleceğini belirleyen ve onu yarına taşıyacak tohumların gizlendiği güncel gündem içindedir. Bunu yakalayamayan sol kendini besleyecek damarlardan mahrum kalır ve genellikle de bizde böyle olagelmiştir."
Peki, etkin ve ciddi bir AB'ci sol, bu rolü iyi oynarsa, neyi, nasıl etkiler? Bunun cevabı da Yağcı'ya göre şöyle: "Gerçekten de AB'nin genişleyip genişlemeyeceği Türkiye'ye karşı takınılacak tavra bağlı hale geldi. Tersinden de söyleyebiliriz. Türkiye'nin tavrı da AB'nin geleceğini etkiler noktadadır. Bu durum Türkiye'yi alıp almamayı tartışanlar açısından da, içimizdeki Türkiye satılıyor diyen ret cephesi açısından da tarihin bir cilvesi olsa gerek. Kanımızca ülkemiz son Kıbrıs sorununa rağmen çok önemli bir siyasi pozisyon yakalamış durumdadır. AB'nin genişleme hedefini ve pozisyonunu, AB müktesebatına dayanarak AB'yi içine kapatmak isteyenlere karşı savunmak ve AB'yi kadük etmek isteyenlerin ülkemizi kullanmalarına fırsat vermemek. İşte bu noktada Türkiye soluna ve sivil toplum örgütlerine çok önemli iş düşmekte. Avrupa'nın genel kamuoyunu etkileyen ciddi bir sol kamuoyu olduğu unutulmamalı."
Nabi Yağcı, Avrupa'nın kamuoyuna seslenen, onlarla yoğun ilişki içinde olan ve içerde demokratik dönüşümlerin takipçisi bir Türkiye sol kamuoyu için çağrı yapıyor. Türkiye'de, ilk yıllardaki sahte Komünist Partisi gibi oluşturulan "sahte solun" faşizan tuzağına düşmek istemeyenler Yağcı gibi gerçek bir solcunun dediklerini ciddiye almalı bence.
|