IIF'ten Uyarı Var: 'Türkiye ile ilgili riskler artıyor'
Merkezi Washington'da bulunan Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF), 300'ü aşkın bankanın üyesi olduğu bir kurumdur. Araştırmalar yapar. Her altı ayda bir toplantı düzenler. Gelişmekte olan piyasalara sahip bazı ülkeler için raporlar yayınlar. Bu raporların yazılması sırasında, uzmanları ülkeleri ziyaret ederler, ilgililerle görüşürler. IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlarla devamlı temas halindedirler. Özellikle, son on yıldır, başkanı Charles Dallara'nın öncülüğünde, uluslararası para ve sermaye piyasalarında sözü giderek daha fazla dinlenmeye başlamıştır. IIF, son Türkiye raporunu bu hafta ortasında açıkladı. Enstitü'nan raporunu okuduğunuzda, Türkiye ekonomisinin yakın gelecekte karşı karşıya olduğu bir çok riskin sıralandığını görüyorsunuz. Aslında bunlar bizim bilmediğimiz riskler değil. Ancak söz konusu riskler, güvenilirliği yüksek yabancı bir kurumun yorumuyla dünyaya sunumu açısından, önemli olduğuna hiç kuşku yok.
Performans kötüleşti Raporda belirtilen riskler özetle şöyle: * Türkiye'nin makroekonomik performansı 2005 yılının ilk yarısında kötüledi. * Büyüme azaldı. * Enflasyonda artış eğilimleri gözlenmeye başladı. * Piyasaların hassasiyeti, cari işlemler açığının yükselmesiden ve AB ilişkilerindeki son gelişmelerden kaynaklanan kuşkular nedeniyle arttı. * Ekim ayında piyasaların güveninde azalma yaşanabilir. Ekonomideki kırılganlıklar varlıklarını sürdürmekte devam ediyorlar. YTL üzerindeki değerlenme yönündeki baskılar, büyümenin daha hızlı düşüşünü ve cari işlemler dengesinin açığının artması riskini beraberinde getirebilir. * Mali reformlardaki yavaşlamalar, mali disiplini sürdürmek için ek gelir önlemlerine, kamu yatırımları ve kamu çalışanlarının ücretlerinde azalmaya neden olabilir.
Riskleri azaltmak Bu riskler nasıl yönetilebilir sorusuna rapordaki yanıtlar ise şöyle: * Sosyal güvenlik reformu yasa tasarısının Parlemento'dan geçirilmesi, * AB ile 3 Ekim 2005 tarihinde müzakerelere başlanılması, * Özelleştirmede başarılı sonuçlar alınması, * Enflasyon oranlarının yıl sonlarına doğru tekrar yavaşlama sürecine girmesi ve sermaye hareketlerinin hızlanması yoluyla kamu borçlanma maliyetinin düşmesi sonucu, Merkez Bankası'na faiz oranlarını indirmek için gerekli ortamın oluşmasına olanak sağlaması, * İhracat artışının sürmesi, * Mali disiplinden vazgeçilmemesi. Son IIF raporu, yakın gelecekte karşı karşıya bulunduğumuz riskleri ve bu risklerin azaltılması yöntemlerini bize hatırlatıyor. Riskler idare edilebilirse, 2006 yılında enflasyonun yüzde 6 oranına düşebileceğini, YTL/dolar ortalama kurunun 1.373 YTL düzeyinde gerçekleşebileceğini, gelecek yabancı sermaye yoluyla sıcak para girişinin yavaşlayabileceğini, cari işlemler açığının milli gelire oranının yüzde 4.7'ye düşebileceğini belirtiyor. Dünyada söylediklerine önem verilen IIF, işlerin güllük, gülistanlık olamadığı konusunda bizi, bir kez daha ikaz ediyor.
|