Merkez'in faiz ikilemi
Merkez Bankası bu ayki toplantısında faizi düşürmeme kararı aldı. Etraf toz duman oldu. Her kafadan ayrı bir ses yükselmeye başladı. Piyasalar, düşük oranlı da olsa, bir indirim kararı bekliyorlardı . Merkez Bankası'nı eleştiri yağmuruna tuttular . Dünkü "Finansal İstikrarı Raporu"nu kamuoyuna tanıtmak için yaptığı basın toplantısında, Merkez Bankası Başkan'ı bu eleştirilerden oldukça rahatsız olduğunu, biraz da sert ifadelerle, belli etti. Önce şu gerçeği bilelim: Enflasyon hedefleyen ve bu amaçla da elinde gecelik faiz oranı gibi bir araç bulunan merkez bankaları, faiz kararının alındığı andaki ekonomik duruma bakmazlar. Kısa dönemli gelişmeleri ve geçici olayları fazla dikkate alamazlar. Bunlar, "olmuş" şeylerdir. Merkez bankalarının baktıkları ve analiz ettikleri zaman dilimi, önlerindeki bir yıldır. Bir yıl sonra enflasyon ve büyümenin ne düzeylerde olacağını araştırırlar. Kararlarını ona göre verirler. Bizde ise, Merkez Bankası'na yöneltilen eleştirilerin temelini, karar anındaki gelişmeler belirler . "Enflasyon bu ay da düştü, faizleri neden indirmedi?" şeklinde bir mantık sıkça sergilenir oldu. Bu yaklaşımı bırakmamız ve ileriye dönük bir bakış açısı geliştirmemiz gerekli. Merkez Bankası'nın da enflasyon raporlarında buna dikkat edip, kısa vadeli gelişmelerden çok ileride ne olacağı konusuna daha fazla yer vermeli.
Birinci ikilem Ancak, Merkez Bankası ileriye bakarken iki ikilem ile karşı karşıya kalıyor. Bunlardan birincisi, Merkez Bankası'nın enflasyonu temel hedef almasından kaynaklanıyor. "Büyüme ikinci planda kalıyor" görüntüsü veriyor . Oysa bu gerçek değil. Büyümeyi dikkate almadan yapılan enflasyon tahminleri ve faiz kararları sağlıksızdır. Enflasyon hedeflemesine dayalı para politikası uygulayan ülkelerin çoğunda, enflasyon ve büyüme birlikte dikkate alınır. Faiz kararı ona göre verilir . Şimdi bir yıl sonraki duruma bakalım ve buna göre analizimizi yapalım. Bir yıl içinde enflasyonist baskıların artma olasılığı yüksek. Petrol fiyatları, iç talep, hizmetler sektörünün kırılamayan enflasyon dinamiği bu baskıyı yaratan unsurlar. Bu durumda faizin düşürülmemesi gerekiyor . Buna karşı, büyüme tam ters bir eğilim içinde. Potansiyel büyüme oranı olarak varsayılan % 6'dan da aşağıda gerçekleşme eğilimi ortaya çıktı. Dolayısıyla, faizi düşürüp büyümenin daha da aşağıya gitmesine mani olmak lazım . Merkez Bankası'nın birinci ikilemi burada ortaya çıkıyor. Karar vermekte zorlanıyor . Bunu da kamu oyuna tam yansıtmıyor. İşi bir sonraki aya bırakıyor.
İkinci ikilem Merkez Bankası'nın ikinci ikilemi sıcak paracılarla savaşında ortaya çıkıyor. Sıcak paracılar, faizleri düşürüp ellerinde bulunan kamu kağıtlarından fazla para kazanmak istiyorlar. Merkez Bankası'nı buna zorluyorlar. Ancak, banka bu oyuna gelmek istemiyor. Bu spekülatörlere göz göre göre açıktan para kazandırmak istemiyor. Bunun üzerine, bir iki gün sersemleyen sıcakçılar, döviz kurunu aşağıya çekerek, parayı buradan kazanmayı deniyorlar. Spekülatörlerin bu davranışları, Merkez Bankası'nın faiz kararını etkiliyor . İkilem yaratıyor. Kanımca, burada Merkez Bankası'na düşen görev, faiz kararından sonra profesyonellerin anlayacağı dil ile yayınladığı "Enflasyon ve Görünüm" raporlarını, daha da basit bir dil ile kamuoyuna duyurmasıdır. Bu yaklaşım, kendilerini daha iyi anlatma olanağı verecektir. Kamu oyunun desteğini de güçlendirilir. Hükümete düşen görev ise, "Banka bağımsızdır, ben karışmam" yaklaşımı yerine, onların arkasında durmasıdır . Merkez Bankası'nın politikaları ve kredibilitesi, bugüne kadar kendilerine çok yardımcı olmuştur. Banka'ya yöneltilen haksız eleştiriler sonucu kamu oyunda oluşabilecek kredibilite kaybının maliyeti, kendilerine çok pahallıya mal olabilir.
|