| |
Her şey dahil
Tatil köylerinin ilk yaygınlaşmaya başladığı yıllarda biz de ailece, bu güzel İstanbul'u terk edip Güney'e doğru amansız yolculuklara çıkma hatasını işlemiştik. İtiraf ediyorum. Toyduk henüz, tatil acemisiydik, içimizde dayanılmaz bir heves vardı. İlk defa " her şey dahil " diye bir şey duymuştuk. Atladık arabaya, tuttuk Antalya'nın yolunu... Bütün yollar 34 plakalı araba dolu, öyle bir saldırı var ki güneye doğru, sanırsınız şehre ilk girenlere altın anahtar verecekler. Dakar Rallisi'nde miyiz, tatile mi gidiyoruz belli değil. Ne kadar soğukkanlı ve tokgözlü olursanız olun, 34 plakalı araçların güneye saldırışına bakınca, ulan bir şeyler kaçırıyoruz galiba endişesiyle gittikçe gazı daha fazla köklüyorsun. İstanbul'dan 90 km ortalama hızla çıkmışsan, Antalya'ya 140'la dalıyorsun.
Meğerse bizi bekleyen neymiş? Birbiri ardına kurulan sınırsız açık büfeler, tabakları tıka basa doldurma özgürlüğü... Kral gibisin, ne istersen içiyorsun, beş kuruş vermeden... Sanki tatil köyü senin veya babanın malı... Geceleri " animasyon " atraksiyonları da o vakitler çok yeni... Gösteriler aslında 10 yaşında çocuklar için ama başka gidecek yer olmadığından ve de " her şey dahil " diye, sürü psikolojisi ile mecburen animasyona yazılıyorsun, ay ne kadar da komik şeklinde kendini gazlayıp gülmeye çalışıyorsun.
Her akşam yemekte yaşanan o psikolojik ezikliği hiç unutamam. Açlıktan gözün dönmüş olarak tabakları imanına kadar dolduruyorsun, tabii ki yarısını bile yiyemiyorsun, fakat kimseler görüp de ayıplamasın diye tabakta kalanları nereye tıkıştıracağını bilemiyorsun. İnsanlar açgözlü olduğumu düşünmesinler diye aldığım her şeyi sonuna kadar yemiştim de 10 günde 5 kilo aldıydım. Duyuyorum ki, şimdilerde iyice suyunu çıkarmışlar bu açık büfe olayının... 24 saat içinde neler veriyorlarmış neler! Önce mükellef sabah kahvaltısı. Kaçırdıysan eğer, arada brunch. Sonra öğle yemeği... Sonra akşamüstü dondurma partileri, kekler, çaylar, kahveler, meyve suları, damacanalarla biralar, türlü çeşit aperitifler... Sonra akşam yemeği... Bütün gün sınırsız içki... Ödediği parayı çıkarmak için kim bilir kaç yurttaşımız, sabahtan akşama kadar kafayı çekmiş de, karısından boşanmadıysa bile karaciğerini telef etmiştir. Şimdi buna bir de gece yarısından sonra çorba servislerini eklemişler. İçenler kendine gelsin diye... " Her şey dahil " diye önünde ne varsa yumuluyorsun, sonra bütün kış aldığın kilolardan kurtulmak için debeleniyorsun. Bu ıstırabın adı da tatil oluyor.
Bir de bu olayın, yabancıya ucuz, yerliye pahalı tarafı var ama şimdi o konuya girmeye gerek yok. Milliyetçi ve vatanperver insanlar olduğumuza göre, yurda gelen turistlerin bizim cebimizden sübvanse edilmesine itiraz edecek değiliz herhalde... Fakat hükümetin, evin önünde duran otomobillerden ekstra vergi toplama projesi uygulamaya geçtiğinde hep birlikte göreceğiz kopacak vaveylayı...
|