Merkez Bankası enflasyonun geleceği konusunda temmuz ayından daha iyimser bir tablo çizmesine karşılık faiz oranlarında değişikliğe gitmedi.
Merkez Bankası, kısa vadeli faizlerde indirime gitmedi. Böylece yılbaşından bu yana kısa vadeli faizleri 6 kez indirerek yüzde 17'den yüzde 14.25'e çeken Merkez Bankası son iki aydır faizi değiştirmedi. Merkez Bankası temmuz ayına ilişkin 'Enflasyon ve Görünüm' raporunda haziranda yaptığı açıklamadan daha iyimser bir görüntü ortaya koydu. Banka, temmuzda tekrar düşüşe geçen yıllık enflasyon oranının, yılın son çeyreğinde kademeli olarak düşmeye devam edeceğini ve yıl sonunu hedeflerinin tutturulacağını öngördü.
KAYGIMIZ AZALDI Gelecek dönem enflasyonuna ilişkin kaygıların azalma eğilimine girdiği kaydedilen raporda gelecek aylara ilişkin şu öngörüde bulunuldu: "Bugünkü veri seti ışığında orta vadeye yönelik olarak temkinli olma gereği devam etmekle birlikte, son bir ay içinde
açıklanan verilerle, toplam talepteki olası gelişmelerin gelecek dönem enflasyon üzerindeki etkilerine ilişkin kaygılarımız geçen aya kıyasla azalma göstermiştir. Bu eğilimin önümüzdeki dönemde devam etmesi ve önemli bir dışsal şok oluşmaması durumunda, kısa vadeli faizlerin aşağı inme olasılığı artacaktır." Merkez Bankası'nın gelecek döneme ilişkin risk unsuru olarak gördüğü faktörler ise şöyle özetlenebilir:
* Enflasyondaki katılık azalıyor ama kira, eğitim, otel ve lokanta hizmetlerindeki fiyat katılığının sürmesi gelecek dönem enflasyonu için risk oluşturmayı sürdürüyor.
* Dış talepte yavaşlama belirtileri görülüyor. Her ne kadar dünya genelinde ekonomik aktivite güçlü seyrini korusa da, AB ekonomisine dair büyüme tahminlerinin aşağı doğru revize edilmiş olması önemli.
* Dışsal maliyet faktörlerinin
(petrol, metal) enflasyon üzerindeki etkilerinin geçici olacağı tahmin edilse de, söz konusu artışların uzun süre sürmesi halinde orta ve uzun dönem enflasyon bekleyişleri olumsuz etkilenebilir.
* Petrol fiyatlarındaki oynaklıklar zaman zaman enflasyon üzerinde etkili oluyor. Yeni Türk Lirası'nın güçlü konumu, girdi fiyatlarındaki artışın iç piyasaya etkisini azaltsa da, son dönemdeki yüksek petrol fiyat artışlarını telafi edecek düzeyde değil.
* Uluslararası likidite koşulları gelişmekte olan ülkeler lehine seyrediyor ancak bu dengelerin çabuk değişebileceği unutulmamalı.
* Geçmiş fiyatlama alışkanlıkları sürüyor. Fiyat yapıcılar, iç talepteki canlanmanın kontrollü olarak gerçekleştiği durumlarda dahi, talep koşullarındaki en küçük bir iyileşmeyi zaman zaman kar marjlarını artırmak için bir fırsat olarak görebiliyor.