|
|
|
|
|
|
Evlenmeyi hep istedim çünkü...
Evlenmeden önce her şey yasaktı. Benim gibi hiçbir şey yaşamamış genç kızlar için özlemle beklenen bir gelecekti evlilik; bir milattı. Yaşamaya evlendikten sonra başlayacaktım....
Toplumdaki yaygın kanı, kadınların evlenmeye erkeklerden daha meraklı olduğudur. Aslında doğrudur bu tespit. Kadınlar sonunda ayrılık olacağını bilseler bile, bir kez olsun nikah masasına oturmak isterler. Peki, neden isterler? Baba evinden ayrılmak için. Cinselliği yaşamak için. Evlenmiş olmak için. Sınıf atlamak için. Korunmak için. Sevdikleri için.
Ergenlik döneminde kadın-erkek ayrımcılığını idrak eden, kız olduğu için her istediğini yapamadığını gören genç kız için baba evi giderek kabusa dönüşüyor. Kendine ait bir oda değil, kendine ait bir ev isteniyor. Anneye ve ev işlerine yardım edeceğine, 'kendi' evini temizlemek, 'kendi' çocuklarına bakmak, evinin 'hanım'ı olmak arzusu daha ağır basıyor.
DÜŞLERİM İÇİN BU ŞARTTI AKGÜL'ün de beklentisi bu: "Babam evi terk etmeden önce çok kutsaldı evlilik benim için. Telli duvaklı gelin olmak her kız gibi benim de hayallerimi süslüyordu. Hayalimdeki gelinliğin modeli bile belliydi... Kiminle evleneceğimi bilemiyordum; henüz evlenme teklif eden, hatta flört etmek isteyen biri çıkmamıştı karşıma ancak evleneceğim günün hayalini kurmak bile beni mutlu etmeye yetiyordu. Evlenmeden önce her şey yasak olduğundan, evlilik benim gibi hiçbir şey yaşamamış genç kızlar tarafından özlemle beklenen bir gelecekti. Bir milattı... Yaşamaya evlendikten sonra başlayacaktık! Kaşlarımızı o zaman şekillendirecek, dudaklarımızı o zaman kırmızıya boyayacak, bir erkeğin koluna o zaman girip, salına salına dolaşacaktık. Sinemaya, tiyatroya, eğlenmeye gitmek için de evlenmek lazımdı. Ne zaman bir yere gitmek istesem, örneğin bir konsere, 'evlendiğin zaman kocanla gidersin' yanıtıyla karşılaşıyordum. Nikâh masasına oturup imza atmalıydım; düşlerimi gerçekleştirebilmek için..."
SEDA KAYA GÜLER
|
|
|
|
|
|
|
|
|