|
Londra'daki Türkler... İçimizdeki Londralılar
Metro saldırıları... Ardından "şüpheli esmer" olarak vurulan Brezilyalı...
Gözaltına alınan dört Türk.
Bu paranoya daha çok kişiyi yakalayacak, yaralayacak.
Her dilden, her dinden "sağduyulu " insanlar, korku, saldırganlık ve önyargının yayılmasına, en masum sanılan kalplerin içinde dahi boy atmasına karşı çıkacak...
Lakin, kimlikler daha şiddetle abanacak.
"Şüpheli" diye damgalanan bir dininiz, diliniz, milliyetiniz, teniniz var.
Saçınızın sarısıyla kaçıverseniz, pasaportunuzun rengiyle...
Pasaportunuzun şekliyle sıyrılsanız, teninizin esmeriyle...
Teninizin beyazlığıyla atlatsanız, uyruğunuzun diliyle çok sayıda "şüpheli"den biri olma ihtimaliniz var.
Endişe, korku, paranoya, gerçek suçun peşine değil, suçladığı toplulukların peşine düşer, genelleyip üstüne üstüne gider.
Birçoğunuz bunu, bunun benzerlerini hiç umursamamıştı; hiç yaşamamış ve aklına bile getirmemişti. Hatta hatta kimileri, aynı genelleme, önyargı vesaireyle sokaktan gelen geçeni süzmüş, belki apartmana girip çıkanı ihbar etmişti.
Kendi ülkenizde de, kaç kuşak boyunca, insanlar birbirleriyle merhabaları, birbirleriyle dostlukları, birbirleriyle yarenlikleri, birbirleriyle akrabalıkları yüzünden hırpalandı.
Canları acıdı, canları çıktı, canları alındı.
"Birlik, beraberlik, kardeşlik, insanlık" nutukları arasında, hemşehrilik, etnisite, inanç, ideoloji, mezhep, sınıf duvarları örenler çıktı.
Duvarlar yetmedi; "öteki"ne diş bilendi, kılıç bilendi, kurşun verildi, ateşe verildi.
Devletin, rejimin "yargı" yerine geçivermiş önyargıları yetmedi...
Toplum içinde kimi sinsi, kimi hoyrat, kimi azgın linç dalgaları patlayıverdi.
"Londra'da esmer Türk, Kürt" olarak ite kaka gözaltına alınmaya...
"Almanya'da Türk" olarak kimileri tarafından aşağılanmaya isyan eden kalplerimiz; hor görmenin, hakir görmenin, önyargılarla, genellemelerle, farklılıklar üstünden düşman görmenin, herkesi kafadan terörist görmenin kafi dersini almış mıdır?
Siz tarihi ve bugünü sadece kendi zaviyenizden yazar, kara sayfalarınızı kopartır, her hikmeti kendinizde, her felaketi el alemde ararsanız sadece...
Size karşı, sizlere karşı genelleme ve önyargılarla tarih yazılmasına ve bugünün şekillendirilmesine isyanınızın şeyi açık kalır.
Siz, dün ve bugün, kimi farklılıklarından ötürü, kendi vatandaşlarınızı vatandaştan, bu toprakların kimi çocuklarını bu ülkeden saymazsanız...
Başkalarının sizi acımasızca yabancılaştırmasına öfkenizin rengi kaçık kalır.
Türk, Kürt, Rum, Ermeni, İngiliz, İrlandalı, Amerikalı, Latin, Arap, Yahudi, Rus, Kafkas...
Her dil, din, ırk, etnisite, millet, milliyetten birileri, sadece toprak sınırlarını değil, zihin ve insanlık hudutlarını da önyargılar, korkular, kin ve nefret üstünden kurarken ve çoğu zaman bu doğal zannedilirken...
Yine her birinden başkaları da, rüzgara karşı, hakim olana karşı başka bir "insanlık hukuku"nu inatla anlatıyor.
Önyargılarla aşağılanmaya, aidiyetlerinden ötürü suçlanmaya isyan edenin kalbini dinlendireceği liman, önyargılarla kimseyi aşağılamayacağı, aidiyetlerinden ve tarih yorumlarıyla kafadan suçlamayacağı bir "insanlık hali"dir.
Londra'da Türk olarak azap çekip burada Londra polisi gibi çektirmekten imtina edebilmektir!
|
