| |
Sol umut veriyor (!)
Son günlerde siyasi yelpazenin "sol" cenahında duran partilerdeki hareketlenmeyi görmekten ne kadar mutluluk duyduğumu ifade etmeye kelimelerim kifayet etmez. Gerçi "sol" diyerek genelleştirme sayılmayacak kadar muazzam bir genelleme yapmış oluyoruz ama buna da mecburuz, çünkü bazı partileri, nerede sayacağımızı henüz anlamış değiliz.
Örneğin bir zamanların fırtına İçişleri Bakanı Saadettin Tantan'ın Yurt Partisi'ni nerede anlamlandıracağız, "sol" mu, "ulusal" mı, "milliyetçi" mi, "demokrat" mı tam bilinmiyor. Ya da kusura bakmayın ben kavrayamamış durumdayım. Veya eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden'in Cumhuriyetçi Demokrasi Partisi'ne (CDP) ne isim takacağız? Uzaktan bakıldığında evet "ulusalcı" görünüyor ama partinin adını anlamak için, ulema olmak bile yetmez. Hem "Cumhuriyetçi" hem de "demokrasi partisi" nasıl olunabiliyor bağlamında! Fakat en esprili ismi yine de, Ahmet Yılmaz isimli siyasetçi arkadaşın partisine koymuşlar: Bizim Parti! İşte bu cuk oturmuş... Hangi parti? Bizim Parti! Şimdi nereye gidiyoruz? Bizim Parti'ye gidiyoruz... Bir çeşit, "bizim çiftliğe gidiyoruz" gibi bir durum... Diyeceksiniz ki, anladık da, bunun olumlu gelişme tarafı neresinde? Olmaz olur mi hiç?
Adını andığım bu üç parti, birleşmeye karar vermişler... Bakmışlar ki, her biri bir tarafta kendi yalellisini söylüyor, seçmenin de iplediği yok, o zaman demişler, birleşelim arkadaşlar! Birleşmek de bir kültürdür, o bakımdan olumludur. Hatta bir ara kendi başına aslan gibi bir partisi olan Mümtaz Soysal hocaya gidip teklifte bulunmuşlar, "Gel hoca sen de katıl" demişler... Hoca, kibarca reddetmiş tabii ki. Çünkü hayatta en fazla hazzetmediği şey, birileriyle birlikte bir kolektif bir sonuç yaratmaktır hocanın, olumlu bir gelişmeyi bozmak için elinden geleni yapmazsa uykuları kaçar... Bakalım bu oluşum daha da genişleyecek mi? Mesela Murat Karayalçın'ı da ortaklığa çağıracaklar mı, bilmiyoruz. İzleyeceğiz. Başka partisi olanlar da var, bir yerlerden hatırlıyorum ama şimdi çıkartamıyorum, kusura bakmayın...
Öte yandan, sağ seçmenden daha bilinçli olduğu kabul edilen sol seçmen kitlesinin, "ay ne kadar da güzel yapmışlar, bir araya gelmişler, üçü bir yerde olunca demek ki başarılarına başarı ekleyecekler" şeklinde bir bilinç uyanması ile şahlanıp adı geçen "konsorsiyumu" iktidara taşıyıp taşımayacağı tabii ki meçhuldür, henüz. Gelelim ikinci bir olumlu gelişmeye: DSP'de, "gölge" genel başkan Bülent Ecevit'in "Vahdettin vatan haini değildi" şeklindeki, hayli yersiz fakat pek de isabetsiz olmayan açıklamasına sinirlenen bazı eski bakanlar art arda istifa ettiler. İki eski bakanın arkasından iki bakan daha partiyi terk etti. Gazetemizin yazarlarından Mehmet Barlas, geçen gün köşesinde soruyordu: Vahdettin açıklaması istifa sebebi olabilir mi, diye... Sonra da istifa sebebi sayılabilecek bir sürü politik sebep sıralıyordu, kibarca... Ben de oturup düşündüm: Bu istifaların asıl sebebi, DSP'de politik "ekmeğin" bitmiş olması olmasın sakın!.. Yine de bütün bu gelişmeler olumludur benim gözümde... "Çarşının karışması", politikada daima hayra alamettir!
|