'İsa'nın Taklidi' filmlerden etkileniyor
Düşünen adam heykelini bilmeyen yoktur sanırım. Rodin'in ünlü heykeli... Geçen hafta izlediğim bir film bu heykelin, gerçekten Rodin'e ait olup olmadığını düşündürüyordu. Film, yaşadığı dönemde heykel ve diğer sanat dallarının kadınlar tarafından uygulanamamış olması nedeniyle, yaptığı heykelleri başkalarının isimleri altında sunan Camille Claudel'in yaşamını konu alıyor. Filmi izlerken o zamanlar yaşamın ne kadar zor olduğunu, tarihten birçok şeyin günümüze farklı yansıtılabileceğini ve kadın olmanın günümüzde olduğu gibi o zaman da zor olduğunu düşünmeden edemedim. Kadınlar bir şekilde hep kendilerini geride tutmak, ummak, beklemek, daha iradeli, daha sabırlı, daha dayanıklı olmak zorunda kalıyor. Geçen haftalarda gerçekleşen Paris Haute Couture haftasında bir ilk yaşandı. Resmi couture haftasında yer almayan ama özellikle son bir kaç yıldır New York Moda Haftaları'nda sunduğu hazır giyim koleksiyonları ile çok kısa sürede başarıya ulaşan moda evi; 'Immitation of Christ' ilk kez Paris Haute Couture Haftası'na katıldı. Aslen aktrist olan Tara Subkoff ve güzel sanatlar mezunu Matt Damhave, 2000 yıllarının başında Immitation of Christ, 'İsa'nın Taklidi' gibi iddialı bir isimle ortaya çıktı. "Samimiyet; yeni yüzyılın bayağılığı" gibi başlıklarla sundukları defileleri ve moda eleştirmenlerinden aldıkları olumlu tepkilerle kısa sürede moda dünyasında sağlam bir yer edindiler. Ve bu yıl bir değişiklik yapıp, New York Hazır Giyim Moda Haftası'ndan taşarak, ilk kez couture çalışmalarını sergilemek için Paris Haute Couture haftasına katıldılar.
GÖRSELLİKTEN ÇOK PERFORMANS Sinema çalışmalarını da halen aktif olarak sürdüren Tara Subkoff, moda çalışmalarında da haliyle, çoğunlukla filmlerden etkileniyor. Ve koleksiyonlarının, görselliğin yanında daha çok bir performans içermesine de özen gösteriyor. Temmuz başında Paris'te sundukları koleksiyonlarında da, Eternal Sunshine of a 'Spotless Mind' filminin naif ve renkli görüntülerinden etkilenmişler. Puantiyeli, renkli şemsiyelerle açık havada toprak bir parkurda sunulan koleksiyon, moda dünyasından her koleksiyonunda yaptığı gibi, Immitation of Christ'in yerini daha da sağlamlaştırdığı şeklinde tepkiler aldı. Çok naif bir kadınsılığı yansıtan bu koleksiyonu öne çıkaran öğeler; uçuşan şifon elbiseler, puantiyeler, 50'lerin ten rengi iç çamaşırları ve saçlardaki çiçeklerdi. Tara Subkoff şu anda Immitation of Christ'i tek başına yürütüyor ve genç yaştaki bu başarısını hayattan aldığı üç derse bağlıyor: "Bunu para için yapma, susma ve her şeyden önce işini iyi yap ve aslında kimse kimsenin ne düşündüğünü önemsemiyor." İyi bir hafta dilerim...
Dilek Hanif
|