|
|
Azap kampı
G.Saray'ın Hollanda kampında SABAH'ın aracını kullanan fotomuhabiri arkadaşımız Süleyman Gültekin, Brüksel'de arabayı teslim ettiğinde kilometre 3500'ü gösteriyordu... "Bu kadar kilometre nasıl yapılır" değil mi? Geçmişte Galatasaray'ın sezon öncesi birçok kampına katıldım. Hepsi mükemmeldi. Tek maçlarda rakipler güçlü ve kaliteliydi. Çoğu maçlarda turnuva içinde ciddi rakiplerle oynandı. Ancak Hollanda'daki kamp organizasyonu içinde yer alan maçlar uğruna katedilen yorucu ve uzun mesafeler futbolcular adına "işkence"ye dönüştü. Yöneticilerin, "Hiçbir kulüp sezonu erken açmadığı için bu maçları zorunlu olarak yaptık" savunmalarına katılmıyorum. Dünya markası olmayı hedefleyen Galatasaray kötü bir organizasyon sonucu Hollanda-Almanya-Belçika üçgeninde dolap beygiri gibi dolaşıp durdu. Tercih edilen takımlardan Dortmund ve Roda hariç hepsi takımın gücünü test edemeyeceği zayıf ve sıradan takımlardı. Hoenderloo'daki en güzel olay Galatasaray'ın kamp yaptığı otelin orman içinde olmasıydı. Futbolcular güç depolama ile taktik çalışmalarını odalarına 100 metre uzaklıktaki, zemini halıyı andıran otelin sahasında yaptılar. Sıra maç oynamaya geldiğinde gidiş-geliş 300 ile 500 kilometreyi bulan mesafeleri teptiler. Futbolcuların isyanı Teveren'de Roda ile oynanan maçta su yüzüne vurdu. Roda maçı güya güvenlik gerekçesiyle Teveren'e alınmıştı. Ama sahanın konumu herkesin elini kolunu sallayıp girebileceği hangara benziyordu. Soyunma odası en fazla 5 kişiyi alıyordu. Oyuncuların tuvalet ihtiyaçlarını giderecek tek yer Teveren kulübünün içinde yiyecekiçecek servisi yapılan ve küçük barı andıran kulüp binasıydı. Yöneticilerin, güvenlik görevlilerinin kullandığı tuvalete Galatasaraylı futbolcular girmek için dakikalarca sırada bekledi. Antrenör Erdal Keser ile koruma görevlisi Avni Yazıcı, kadınlar tuvaletine bazı oyuncuları kendi inisiyatifleri doğrultusunda sokup sorunun büyümesini engelledi. Hatta kaptan Hakan Şükür tuvalet kuyruğunda beklerken öfkesini, "Bu organizasyonu yapanları tebrik ediyorum" şeklinde dile getirdi. Galatasaraylılar, Teveren'e gelirken otobüsün şoförü yolu bulamamıştı. Kafile otele 3 saatte dönerken herkes turşu olmuştu. İşin ilginç yanı Galatasaray gibi marka olmuş bir kulüp en zayıf rakiplerin bile ayağına gidip maç oynadı. Hiçbir rakip Galatasaray'ın ayağına gelmedi. Brüksel'e 80 kilometre uzaklıkta Berlingen'de oynanan maç için katedilen mesafe 250 kilometreydi. Futbolcular aynı gün içinde iki ayrı otelde konakladı. Maç öncesi futbolcular 4 saat Genk'te dinlendi; maç sonrası havaalanındaki otele geçildi. 15 günlük kampta Cimbom 6 maç yaptı; 5 galibiyet 1 yenilgi aldı. Futbolcular, Galatasaray kulübü 150 bin euro kazanacak diye kent kent dolaşan sirklere benzedi. En üzücü olay, Dortmund ve Mülheim maçlarını izleyen Ergun Gürsoy'un dışında, hiçbir yöneticinin kampı ziyaret etmemesiydi. Avrupa'da halen en büyük seyirci gücünü elinde bulunduran Galatasaray'a, azap verici kamp organizasyonu yakışmadı. Gurbetçiler bile zayıf rakiplerle oynanan maçlara haklı olarak ilgi göstemedi.
|