Evde bir melek dışarıda bir cani
Tarihe geçen "seri katiller" sabah katliam yaptı, akşam evde iyi bir eş ve baba oldu. Kimi kurbanlarına tecavüz etti kimi de da onları yedi.
İzlediğim hiçbir Hollywood filmi beni onların hikayesi kadar etkilemedi. Zaten hiçbir Hollywood senaristinin de onlar kadar yaratıcı olabileceğini düşünmüyorum. ABD tarihinin en azılı seri katillerinden bahsediyorum... Akıllara durgunluk veren cinayetleri işleyen bu katiller, günlük hayatta iyi bir eş, çocuklarını iyi yetiştiren melek gibi bir baba, ülkesi için savaşmış bir vatansever veya kiliseye giden inançlı bir vatandaştı. Ancak yüzlerine geçirdikleri maskeyi en yakınındaki insanlar, gece soluklarını hissederek yatan eşleri bile fark edemedi.
OSCARLIK OYUNCU GİBİ Oscar kazanan aktörlere bile pabucu ters giydirecek bir hayat yaşadılar. Hatta bazılarını hayatı film oldu. Bu tür cinayetlerde uzman Harley Stock, "Seri katillerin, yalnız yaşayan, herhangi bir sorumluluğu olmayan, başıboş ve asosyal olduklarına dair önyargı vardır. Halbuki tam tersine kulaklara inanılmaz gelen bu cinayetlere imza atan katiller şaşırtıcı bir şekilde çok iyi bir çevreden gelen, örnek ve mutlu bir aileye sahip, varlıklı insanlar" diyor. İşte hayatları boyunca namuslu yaşamlarıyla takdir toplamış, bir ömür iyi bir baba ve eş olmuş katillerden örnekler... John Wayne Gacy ya da Palyaço Pogo... Çevresinde herkes tarafından çok sevilen, saygı duyulan Gacy, hastanelere palyaço kılığında giderek çocukları eğlendirmeyi düşünecek kadar iyi yürekli, Chicagolu saygın bir işadamı, iyi bir Katolik olmasıyla tanınan bir vatandaştı. Bu özellikleriyle bir filmde katil olarak şüphelenilecek son kişi.. Ama ne yazık ki 33 genç erkek onun ellerinde can verdi... Kurbanlarının cesetlerini evinin bodrum katında saklayan Gacy, iğrenç kokuyu soran karısı Carole'a "Koku, bozulan buzdolabındaki etlerden geliyor" diyecek kadar soğukkanlıydı. Otuzdan fazla insanı öldürdüğünü itiraf eden ve homoseksüel eğilimleri olan Gacy, çorabını veya iç çamaşırını kurbanlarının ağzına tıkadığını büyük bir zevkle polislere anlattı. 13 Mart 1980'de ölüm cezasına çarptırılan Gacy'ye, 9 Mayıs 1994'te ölüm iğnesi enjekte edildi. Gacy, idamından önce gazetecilere telefon ederek son röportajını yapabileceğini söyledi. Son yemeği kızarmış tavuk, patates, cola ve çilekli kekti.
BİRİ İNTİHAR ETTİ Indianapolis'te karısı Juliana ve üç çocuğuyla mutlu bir şekilde yaşayan Herbert Baumeister... Karısının sadık bir koca olarak tanımladığı Baumeister'ın en büyük zevki zamanın çoğunu çocuklarıyla geçirmekti. İki market işleten Baumeister, kentin en varlıklı semtlerinden birinde oturuyor, örnek bir eş ve baba olarak gösteriliyordu. Ancak bu pembe tablo 1995'te 15 yaşındaki oğlunun milyon dolarlık evlerinin ön bahçesinde bir insan iskeleti bulmasıyla kabusa döndü. Mutlu evliliklerini kaybetmek istemeyen Juliana, kocasının "İskelet doktor olan babama ait" yalanına inandı... En az 16 kişinin katili olan Baumeister kurbanlarını eşcinsel erkeklerden seçiyordu. Sonradan yapılan araştırmalarda evin bahçesinde yedi iskelet daha bulundu. Yıllarca Indianapolis'te gay barlara gittiği ortaya çıktı. Baumeister, tüm suçlarının ortaya çıkmasından sonra 1996 yılında bir parkta intihar etti.
KIZI SAHİP ÇIKTI Bütün bu katiller arasında şüphesiz en hasta ruhlu olanı 1930'lu yıllarda seri cinayetler işleyen Albert Fish'ti. O dönem tüm ailelerin korkulu rüyası olan Fish, çocukları öldürdükten sonra onları yiyordu... Birden fazla evlilik yaşayan Fish, 6 çocuk büyüttü. Seks düşkünü, sadist ve mazoşist olarak tanımlanan Fish yakalandıktan sonra 400'den fazla çocuğu taciz ettiğini ve en az altısını öldürdüğünü itiraf etti. Fish kurbanlarını taciz ettikten sonra boğup öldürüyordu. Ve onları bir koyun gibi yüzüp etlerini evine götürüyordu. Kızı Gertrude Demarco, mahkemede onun çok iyi bir baba olduğunu söyleyerek herkesi şaşırttı. Fish 1936 yılında elektrikli sandalyede idam edildi. Fish öldüğünde 66 yaşındaydı ve elektrikli sandalyeye oturtulan en yaşlı insanlardan biri olarak tarihe geçti. Evli ve 5 çocuk babası olan Robert Yates, Amerikan ordusunda herkesin saygı duyduğu helikopter pilotuydu. Karısı Linda'yla beş çocuğunu çok büyük bir özen göstererek büyüttü. Sevgi dolu ve muhafazakar bir ailede yetişen Yates, 1990'lı yıllarda 18 kadını başlarından vurarak öldürdü. Kurbanlarının ortak özelliği ya uyuşturucu batağında olması ya da fahişelik yapmasıydı. Yates, karısı Linda'nın makyaj yapmasına, açık giymesine kesinlikle müsaade etmiyordu. Linda kocası olmadan herhangi bir karar alamayacak kadar kendine olan güvenini kaybetmişti. Hiçbir zaman onsuz doğru karar veremeyeceğine inanıyordu. Mahkemede ifade verirken bile sesi titreyen Linda, "Onu hiçbir zaman bir eşin kocasını sevmesi gerektiği gibi sevemedim" dedi. Washington Eyaleti'nde yargılanan Yates için mahkeme jürisine savcı şöyle dedi: "En büyük hobisi öldürmek ve öldürdüğü kadın kurbanlarıyla seks yapmak." Ölüm cezasına çarptırılan Yates, hala hapiste ve idam edileceği günü bekliyor.
Sertaç AKDOĞAN
|