Arjantin'e değil Çin'e bak
Yabancı sermaye ile ilgili tartışmalar ilginç boyutlara ulaştı. Başbakan Yardımcısı "yanlış anlaşıldım" dese de bu konuda başlattığı tartışma önce Arjantin'e ulaştı, sonra da Başbakan'ın tepkiyle karışık "eleştirilerine" neden oldu. Önce Arjantin konusuna bakalım. Arjantin'in 2001 krizi ne cari işlemler açığından, ne de bunun kapatılmasında yabancı sermayenin rolünden çıktı. İki hafta önce bir toplantı sırasında beraber olduğum eski Arjantin Ekonomi Bakanı Domingo Cavallo ve halen Merkez Bankası Guvernörü olan Martin Redrado ile bu konuyu konuşurken, ikisi de krizin çıkmasını, o tarihlerde ABD yönetiminin Arjantin'i yalnız bırakmasına bağladılar. Doğruydu da. Kuşkusuz sorunları oluşmuştu. Ancak bunların çözümüne katkı sağlayacak dış finansmanı temin etmek için, o tarihteki ABD yönetimi ve IMF, stratejik açıdan önemi fazla olmayan Arjantin için parmaklarını oynatmadılar. Buna karşı, "stratejik ortağı" olan Türkiye'ye 25 milyar dolar yardımda bulundular.
Krizden kazançlı çıktı Öte yandan, Arjantin krizden kazançlı çıktı . Fazla yara almadı. Olan bu ülkeye kredi veren, bonolarını satın alan ve döviz yatırımı yapan yabancılara oldu. 100 milyar dolarlarını yitirdiler. Arjantin ise bu tutardaki bir borç yükünden kurtuldu. Bütün bu olanlara karşı, kredi derecelendirme kurumu Moody's, geçen ay bu ülkenin uzun vadeli bonoları için "B" notu verdi . Hatırlarsınız, borcuna sadık Türkiye, 1994 yılından yakın zamana kadar bu tek "B" not ile uluslararası sermaye piyasalarında borç bulmaya çalışıyordu. Yakında Arjantin, Türkiye'den daha iyi bir kredi notu alırsa sakın şaşırmayalım. 1998 yılında borç ödemelerini askıya alıp, dünyayı krize sokan Rusya'nın bizim çok üzerimizde ve yatırım yapılabilir ülke statüsüne işaret eden BBB notuna sahip olduğunu düşünürseniz, Arjantin için de aynı durumun söz konusu olabileceğini tahmin edebilirsiniz. Bu nedenle, "Arjantin'in durumuna düşmek" söylemini biraz dikkatli bir biçimde kullanmak gerekiyor.
Örnek ülke Öte yandan, yabancı sermaye açısından Arjantin'e bakıp krizi algılamak yerine, dikkatleri Çin'e çevirmek çok daha gerçekçidir .Nitekim, Başbakan Yardımcısı son yaptığı açıklamalarda Çin'i örnek aldığını belirtmiştir. Arjantin ile Çin yabancı sermaye açısından karşılaştırılacak ülkeler olmamasına karşın Sayın Şener'in bu iki ülkeyi kısa aralıklarla referans alması da herhalde bir tesadüftür. Çin gerçekten de örnek alınacak bir ülkedir. Bu ülkenin yöneticileri, 600 milyar doları aşan yabancı sermayeyi ülkelerine çekerek, fakirlik düzeyi yüksek 1,3 milyar nüfusu 20 yılda bambaşka bir duruma getirdiler. Kişi başına geliri 1000 dolara yükselttiler. Yabancı sermaye ile kazandıkları üretim ivmesini ihracata yönlendirerek bir dünya devi haline geldiler. Bu kolay bir iş değildir. Yabancı sermayenin nasıl bir strateji ile çekileceğini, nasıl yönlendirileceğini ve ondan nasıl yararlanılacağını Çin'in deneyimlerinden öğrenmek yerine, " 40 saatlik uçak yolculuğu ile" yabancı sermayedarlara gidip "bize gelin" demekle halledemezsiniz . Yetkililerin bir iki konuşmasıyla veya "gırlak patlatarak" propaganda yapmakla yabancı sermaye gelmez. Gelmişse de gitmez. Yabancı sermaye için bir vizyon, strateji ve bunu destekleyen bir altyapı gereklidir. Bankacılık gibi bazı konularda ise bu gereksinim daha değişik açılardan zorunludur. Arjantin'e değil, Çin'e bakarsanız bu konuda çok şey öğrenirsiniz.
|