Talep var ama asıl reform yoksa faiz indirimi de yok
Kötümserlik üzerine sözleriyle tanınan Murphy"Kötülükaslatekbaşınagelmez" der. 2005 yılı ortasında da Türkiye ekonomisi için bazı olumsuz gelişmeler arka arkaya geldi. * Örneğin dünya petrol fiyatlarının 60 doların üzerine çıkması Türkiye'nin de işini zorlaştırıyor. Hem büyüme hem de enflasyon üzerine bir yük bindireceği açık. Cari açığı ise daha da büyütecek. * Ekonomide büyümenin hız kesmesine karşılık cari açığın tırmanışı başka bir olumsuzluk. Bu demektir ki, cari açığı kontrol altına almak için, büyüme oranını daha düşürmek gerekecek. Ya da kurlarda esaslı bir artışı göze almak gerekir ki, bu da şimdiye kadarki kazanımların kaybedilmesi anlamına geliyor. * IMF ile üç yıllık yeni bir programın ilk gözden geçirmesini ıskaladık. Programın en önemli ayağı olan sosyal güvenlik reformunu yasallaştıramadık. Şimdi eylülde ikinci gözden geçirme var. Meclis ise ekimde açılacak. Sosyal güvenliğin yasalaştırılması ile olay kasım ayına kadar uzuyor. Yani iki gözden geçirme üstüste yığılıyor. Altından nasıl kalkılacak, IMF ile ilişkiler nasıl seyredecek, program ve reformlar nasıl yürütülecek? Bu konularda soru işaretleri doğmaya başladı. * Bir olumsuzluk da enflasyondan geldi. Haziran ayı rakamları tüketici fiyatlarının yıllık bazda son dört aydır yükselişte olduğunu gösteriyor. 13 ay önce tüketici fiyatlarının yıllık bazda yüzde 8.88'e inmesinin ardından bir direnç oluştuğu gözleniyor. Haziran ayında yıllık enflasyon yine yüzde 8.95 düzeyinde duruyor.
Faizindirimineara Merkez Bankası dünkü açıklamasında yıllık bazda enflasyonun bundan sonraki aylarda gevşeme eğilimine girmesini beklediğini ve bu yıl itibariyle hedeflenen oranların tutturulmasında herhangi bir risk görmediğini kaydetti. Ancak Merkez Bankası gelecek yıla ilişkin kuşkusunu ortaya koydu ve faiz indirimine bir kaç aylığına ara verdi.
Güçlübüyümeetkisi Merkez Bankası faiz indiriminden imtina ederken temel gerekçesini büyümenin güçlü olmasına bağladı. Geçen ayki rapordan bu yana yayımlanan en önemli verinin milli gelir rakamları olduğuna dikkat çeken Merkez Bankası ilk çeyrekte büyümenin düşük çıkmasında baz etkisinin rol oynadığına dikkat çekti. Raporda, bu etkinin 2005'in ikinci yarısında ortadan kalkmasıyla büyüme rakamlarının program projeksiyonlarını aşacağı tahmin edildi. Merkez Bankası özel tüketim harcamalarının mevsimsellikten arındırılmış değerlerine bakınca, ekonomik aktivitenin son iki çeyrekte tekrar belirgin olarak canlanmaya başladığına dikkat çekti.
Faizdeaşağıyönzor Merkez Bankası'nın açıklamasında şöyle denildi: "Özetle yılın ilk çeyreğindeki GSMH rakamları ekonomik aktivitede bir durgunluğa işaret etmememektedir. Aksine, yılın ilk yarısında reel faizlerdeki düşüşler doğrultusunda ikinci yarıda talepteki canlanmanın devam edebileceği düşünülmektedir. Mevcut eğilim ve 2006 yılı enflasyon hedefi gözönüne alındığında, iç talep gelişmelerinin dikkatle takip edilmesi ve orta vadeli hedefler açısından temkinli olunması giderek önem kazanmaktadır... Bugünkü veri seti ışığında, önümüzdeki aylarda kısa vadeli faizlerin eğiliminin aşağı yönlü olma olasılığı bir önceki döneme kıyasla azalmıştır."
Asıletkibaşka Merkez Bankası faizi düşürmeme gerekçelerinde, belki hükümetle tartışmaya girmemek için, doğrudan IMF Gözden Geçirmesi'nin ertelenmesi veya sosyal güvenlik reformunun yapılmamasına atıfta bulunmaktan kaçındı. Ancak "faizlerinönümüzdekiaylardaaşağıyönlüolmaolasılığınınazalmasına" dikkat çekilmesi önemlidir. Bu da Merkez Bankası'nın IMF ile gözden geçirmenin tamamlanana kadar faiz indirimine ara verdiğini bize hissettiriyor. Faizdüşürmemekararındaenflasyonda2006'yayönelikortayaçıkankuşkularbellibirroloynasada,asıletkininsosyalgüvenlikreformununyapılmamasındankaynaklandığıaçıktır. Çünkü ekonomide sağlanan iyileşmelerin temelinde programın yattığını herkesten daha iyi bilen de Merkez Bankası'dır.
Sonuç "İşlerkendihalinebırakılırsakötüdendahakötüyegider"EdwardMurphy