|
|
Kötü bir piyango gibi...
Anne oğluna sesleniyor: "Neredeymiş benim oğluşum? Niye oynamıyorsun çuf çufla?" Minik çocuk dönüp bakmıyor bile
Kadın mutfakta işini bitirdikten sonra minik oğlunu bakıcısının elinden alıp salona gidiyor. "Hadi bakalım seninle piknik yapalım" diyor. Önce halının üzerine oğlanın sevdiği battaniye seriliyor, ardından bütün oyuncakları battaniyenin üzerine... Minik sessiz. Anne bir taraftan oyuncakları oğluna gösteriyor, bir taraftan da yüksek sesle konuşuyor. "Bak minik ayın da burada. Treni de aldık, bak canım kırmızı tren bu. Çuf çuf." Küçük çocuk belli belirsiz bir gülümsemeyle treni alıp oynamaya başlıyor. Anne önce biraz oğlunu seyrediyor sonra rahat koltuğuna yerleşip gazeteyi açıyor. Zaman zaman gazeteyi indirip oğlunu kontrol etmeyi de ihmal etmiyor. Neden sonra oğluna sesleniyor "Neredeymiş benim oğluşum? Niye oynamıyorsun çuf çufla?" Minik çocuk dönüp bakmıyor bile. Anne gülümsüyor, "Kim bilir ne cinlik düşünüyor o küçük kafasında..."
***
Birkaç telefon konuşması, bir dizi ve dadıyla çay sohbetinin ardından anne oğlunu alıp dışarı çıkmaya karar veriyor. "Hava da güzel, bari parkta biraz yürüyelim" diyor dadıya. Sonra elindeki kırmızı trenine gözlerini dikmiş oğluna sesleniyor "Oğluşum, çıkalım mı dışarıya? Parka gidelim mi?" Yine ses yok. Küçücük ensede kıpırdanma bile olmuyor. Anne ile dadı bakışıyorlar, "Ne oldu? Bir şeye mi kızdı ki bu?" Anne yavaşça oğlunun yanına gidiyor, "Hadi" diyor "hadi gidelim hayatım". Minik oğlu annesinin elini omzunda hissedince öyle bir bağırmaya başlıyor ki kadın ne yapacağını şaşırıyor. Gayri ihtiyari oğlunu kucağına alıyor. Kucağa alınan çocuk daha çok bağırmaya başlıyor. Dadı ile anne panik içinde evin içinde koşuşturmaya başlıyorlar. Neden sonra anne oğlunu yere, battaniyenin üzerine bırakıyor. Çocuk bir anda susuyor, kırmızı trenini eline alıyor. Anne de doğru telefona koşup kocasını arıyor. "Çabuk gel, oğlanın bir şeyi var."
***
"En zoru anneler" diye anlatıyor Mine Narin. "Çocuklarının otistik olduğunu asla kabul etmek istemiyorlar. Nasıl etsinler ki. Düşünsenize her şey yolunda giderken bir gün oğlunuza sesleniyorsunuz ama cevap bile vermiyor. Dokunmak istiyorsunuz, fiziksel temastan rahatsız oluyorlar. Kendinizi karanlık bir tünelde farz edin, etrafınızda sizi korkutacak her türlü etken var. Yüksek sesler zaten sizi rahatsız ediyor. O sırada biri kolunuzu aniden tutarsa ne yaparsınız? Bağırmaz mısınız? İşte çocuklar da bunu yapıyorlar." Geçen hafta Tohum Vakfı'nı gezdim. Otistik çocukların terapilerini izledim. Sarsıcı ama bir o kadar da umut verici bir deneyimdi. Mine Narin kendini otistik çocuklara adamış, kendi ailesinde böyle bir hastalık olmamasına rağmen. "Otizm kötü bir piyango gibi" diyor. "herkese, inanın herkese çıkabilir. Sebebi hala belli değil ama psikolojik de değil. Anne-baba hatasından dolayı otizm oluşmaz."
***
Belki de bütün ebeveynlerin korkulu sorusunun cevabını da aldım. Eğer çocuğum otistikse bunun tedavisi var mı? Var. Özellikle erkek çocuk sahibi olanlar dikkat. Erken teşhis çok önemli. "Çocuğum daha konuşmadı ama oğlanlar geç konuşur" gibi cümleler kurmayın lütfen. Eğer çocuğunuz sizinle temas kurmuyorsa, göz göze gelmekten kaçınıyorsa, fiziksel temasınızdan hoşlanmıyorsa ve hayatındaki değişikliklere tepki gösteriyorsa bir çocuk psikiyatrına gözükmekte büyük fayda var. İyi haber ise erken teşhisle otizm yüzde elli oranında tedavi edilebiliyor. (Mine Narin'in anlattıkları sayfa 26'da devam ediyor.)
|