Amerika notları
Özkök Reykjavik'ten ayrılınca yemek servisinde uçaktaki tek yabancı şarap seçeneğinde karar kıldı. Ancak şaraptan bir-iki yudum aldı, sonra tadını beğenmedi geri yolladı..
Medya dünyasının merakla beklediği bu olayı sizler için görüntüledim Başbakan'ın uçağına bindiğimiz andan itibaren herkesin gözü açıkçası Ertuğrul Özkök'ün üzerindeydi. Özkök, Başbakan'ın ANA uçağına ilk kez binen gazetecilerin şarap içmemesini eleştirmiş ve "Ne olur dönüş yolunda biriniz için" çağrısı yapmıştı. Şimdi sıra kendisindeydi. Bakalım Özkök yemekte ne yapacaktı? Üstelik Özkök'ün şarap gustosu herkesin bildiği bir konuydu. Buna bir de, diğer gazetecilere yaptığı çağrı eklenince hepimiz gözümüzü ona diktik. Reykjavik'ten ayrılınca yemek servisinde meraklı bakışlara daha fazla dayanamadı ve uçaktaki şarapları görmek istedi. Sonra eldeki tek yabancı şarap seçeneğinde karar kıldı. Hostesin ikram ettiği şaraptan bir-iki yudum aldık, sonra tadını beğenmediğimiz için bitirmeden geri yolladık. Medya dünyasının merakla beklediği bu olayı sizler için görüntüledim. Bu işin latifesi.
Başbakan Erdoğan, Idaho'nun Sun Valley kentindeki temaslarını tamamladı ve dün San Francisco'daki Türk topluluğu ile bir araya geldi. Yoğun ve yorucu programının ardından da bugünü kendisine ayırdı. Başbakan bu akşama kadar eşi, kızları ve damadıyla birlikte olacak. Amerika'nın kırsalından en önemli kentlerinden birine geçmek büyük bir kültür farkı. Bu gezilerin temaslar kadar bir başka önemli yanı da, dünyanın önde gelen ülkelerindeki gelişmeleri, tüketim trendlerini, insanların günlük yaşamını yakından görebilmek. Ancak Başbakan Erdoğan'ın bu gezilerin ikinci amacından yeterince yararlandığını söylemek zor. Çok yoğun bir görüşme programı içine giriyor ve ne yazık ki, gittiği kentleri gezip görmeye fazla fırsatı olmuyor. Oysa alışveriş merkezlerini, büyük süpermarketleri gezip görebilse, hem Türkiye'ye hem ekonomiye daha farklı bir bakış açısı getirebilir diye düşünüyorum. Bence bu gezilerin bir başka faydası ise, birkaç günlüğüne de olsa Türkiye'nin yeknesak gündeminden çıkabilmek. Türban, imam-hatip, Kuran kursu tartışmalarından kısa bir süre de olsa uzak kalabilmek sanırım farklı konulara daha fazla zaman ayırabilmesini sağlıyor. Türkiye enerjisinin neredeyse tamamına yakınını bu konuları tartışmaya, yasak alanlarını genişletmeye ayırdığı için gerçek gündemi tartışmaya fırsat bulamıyor. Herkes imam-hatip konuşurken bilişim devriminde ne kadar geride kaldığımız gündeme ciddi olarak gelmiyor bile. Gerçi Başbakan Erdoğan, bilişim teknolojisini geliştirme ve önünü açma görevinin Abdüllatif Şener'e verildiğini, onun da bu konuda yoğun çalışmaları olduğunu söyledi ama bu seçim döneminde bu konuda çok önemli adımlar atılamayabileceğini de ekledi. Ancak Sun Valley'de yaptığı ikili görüşmelerin önemli bölümünü Dell, Intel, Sony gibi önemli teknoloji devlerinin CEO'larına ayırarak bu konuya verdiği önemi göstermiş oldu. Başbakan'ın hedefi, önemli teşviklerle bu devleri Türkiye'ye çekebilmek. Aslında bu konuda doğal bir müttefikimiz de var. Sony'nin yeni İngiliz başkan ve CEO'su Howard Stringer. Öğrencilik yıllarında beş parasız Türkiye'yi gezen Stringer, aç kaldığında kendisine sahip çıkan Türkler'in yardımseverliğini unutmamış. Bu yüzden kendisini Türkiye'nin dostu ilan etmiş. Başbakan Erdoğan'la yaptığı görüşmede bu deneyimini ve duygularını anlatmış ve "Eskiden beri Türkiye dostuydum, artık sizin de dostunuzum" demiş. Murdoch'la yapılan görüşmede ise daha çok Irak'ın içinde bulunduğu durum ve Türk-Amerikan ilişkileri gündemde olmuş.. Toplantıya katılan danışmanlarının verdiği bilgiye göre Star gündeme gelmemiş. Başbakan'ın yakın çevresi Star'ın satış süreci ilan edildiği için bu konunun gündeme gelmemesinin normal olduğunu da belirtti. San Francisco'dan yazdığım bu son yazıda, Başbakan'ın bence bu kadar önemli bir geziye katılmasını sağlayan Cüneyd Zapsu'yu da kutlamak gerekir.
SAN FRANCISCO
|