|
|
Kulislerde 'erken seçim' sinyali
Genel siyasetin nasıl bir rota izleyeceğinin ipuçları kulislerde ortaya çıkıyor. Kulisleri harekete geçiren de sokaklar. Toplum konuşmaya başladıkça siyasetin yörüngesi değişiyor. Bu nedenle sokağın sesi önemli. Kahvehane köşesinden lüks restorana, herkesin kafasında aynı soru: 'Türkiye nereye gidiyor?' Bu da durup dururken insanların gündemine gelmiyor. Gündemi asıl belirleyen de siyasetin ta kendisi. Son birkaç ayda olanlara bakın. Siyaset neyi tartışıyor? Cumhurbaşkanı seçimi, imam hatipler, türban, YÖK ve Yargıtay. Hayatın içinde ne konuşuluyor? Terör, dış politika, işsizlik ve ekonomi. Ekonomide yakalanan olumlu rakamlar da 'sessiz devrim' denilen reformlar da hayata yansımadı. Siyaset kulisleri de bu gerçekler etrafında şekilleniyor. Konuşulan, iktidarın 'gizli', muhalefetin 'açık' bir erken seçim hazırlığı içinde olması. Ankara kulislerini bilen biri anlatıyor: "AK Parti Meclis'i çok erken kapattı. Başbakan milletvekillerinden 4 tane boş kağıda imza aldı. Neden? Meclis'i erken açacaklar. Meclis 1 Ağustos'ta açılıyor. Ayrıca bir şey daha, büyük ihtimalle bu konuda Başbakan Baykal'la anlaştı." İlginç bir iddia ama resmi ağızlar bu yaklaşımı yalanlıyor. Özellikle AK Parti yetkilileri 'erken seçim' sözünü ağızlarına bile almıyor. AK Parti Grup Başkan vekillerinden Eyüp Fatsa açık konuşuyor: "Başbakan bu konuda kamuoyuyla çok net şeyler paylaştı. Yani seçimin normal zamanında yapılacağını söyledi. Biz de AK Parti grubu olarak aynı noktadayız. Başbakanın da arkasındayız. Bir ülkede erken seçim olması için meclis aritmetiğinde ya da ekonomik şartlarda zorlanması lazım. İstikrarsızlık olması lazım ki bunu halka götürelim. Bugün için ekonomik istikrar var. Siyasi istikrar var. Mecliste aritmetikte sıkıntı yok. İçte ve dışta kazanımlar elde etmiş, AB ile 3 Ekim'de müzakere başlıyor. Bu ortamda Türkiye'yi seçime götürmenin bir mantığı yoktur. Barajı aşamamış siyasi parti liderleri istiyor diye Türkiye seçime gitmez. Bakın bunu halka izah edemezsiniz. Ne diyeceksin, 'Ben yönetemedim, yeterli çoğunluğum yok, kanun çıkartmakta zorlanıyorum' mu diyeceksiniz." CHP Grup Başkan Vekili Haluk Koç ise siyasi manzarayı hareketli bir nehre benzetiyor ve şöyle diyor: "Erken seçim sürecinin birçok parametre ile değerlendirilmesi gerekiyor. Türkiye'de bir daha 360 kişilik bir iktidar grubunun oluşması çok zor gözüküyor. Ortada iç ve dış sorunların üstesinden gelememiş sürüklenen bir iktidar manzarası var. Türkiye'nin çıkarları açısından bu iktidarın bir an önce gitmesi gerek. Bu seçim çağrısı değil, parlamento içinde nasıl bir süreç yaşanır bilmiyorum. Ayrıca Türkiye'de siyaset rafting gibi. Her an girdap çıkabilir." Anavatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Sarıbaş'ın yaklaşımı ise şöyle: "Ağustostaki gelişmelere bakıyoruz. Bu iktidar durup dururken seçime gitmez, gerginlik yaratması gerek. Toplumu bölerek, 'ben ve ötekiler' diyerek kendi payına düşen pastanın küçülmesini istemiyor. Herhalde erken seçim istiyor. İşin bir de ekonomik boyutu var. 20 milyar dolar cari açık.. 40 milyar da bütçe açığı.. Bu kriz demek. Seçime bizim karar verecek sayımız yok. İktidar karar verecek. Biz hazırlığımızı yapıyoruz." 'Erken seçim istiyoruz' diyen DYP Teşkilat Başkanı Mümtaz Sevinç şöyle devam ediyor: "Bence baskın bir erken seçim olacak. Görüntü o. En son İller Bankası'nın belediyelerin kesintileriyle ilgili şeyleri kaldırmaları da boşa değil. Ayrıca teşkilatlarla ilgili çalışmaları var. Biz de hazırlanıyoruz, eğer baskın seçim yapmazlarsa 2006 Mart'ında erken seçim yapacaklar. Asıl beklentimiz de bu." Yorumu yine kulise bırakalım: "Yüksek Seçim Kurulu'na sormuşlar, süre 90 gün denilmiş. 1 Ağustos'ta karar alınsa ekimde seçim olur. Çünkü, 3 Ekim'den sonra AB'nin talepleri bomba gibi düşecek." Son söz: Başbakan Erdoğan'ın şansı biliniyor. 3 Ekim'in bomba gibi düşmesinin yeni bir rüzgar yaratmayacağını kim söyleyebilir?
|