| |
Ders çıkarma hastalığı
Bizim medyada meslektaşların tutulduğu en yaygın hastalık "ders çıkarma" hastalığıdır. İstanbul yaz yağmuruna teslim oldu, yine ders çıkartamadık! 10 derste, depremden kefeni yırtma kılavuzu! İşin suyunu çıkarmak da çok basit. Geçende, sahnelerin güzide kadınlarından biri, "İyi aile ilişkileri için haftada 3 kere aganigi gerekir" deyince, bizimkiler gene sürmanşete yapıştırdılar haberi: Okuyun da ders alın hanzolar! Fakat basının hafızası yoktur. Beklemeyin, olamaz da... Ertesi gün başka bir araştırma sökün etti: 1500 erkek üzerinde yapılan cinsellik araştırmasından erkeklerin yüzde 50 oranında "sertleşme sorunu" yaşadığı ileri sürüldü. Basınımız, dünyanın en erkek erkeği olan Türk erkeğinin bu hallerine şaşırdı ve dersleri sıralamaya başladı: Ders çıkaralım sevgili erkek okuyucular: Cezeryenin, mesir macununun bu işle bir ilgisi yok! Dadanırsan, en fazla 100 kilo olup çıkarsın işin içinden...
En çok da politika yazarları mustariptir bu hastalıktan. "Halihazırdaki hükümet, geçmişten ders çıkarmış görünmemektedir!" Aba altından sopa durumları... Darbe hatırlatmaları... Darağacına, Menderesler'e kadar gidenler bile var bu hususta... Şöyle bir manzara düşünün: Recep Tayyip Erdoğan bütün kabineyi topluyor, kampa giriyorlar. Başlıyorlar çalışmaya... Demirel nerede hata yapmıştı da darbe olmuştu. Özal'ın iyi yanları neydi, kötü yanları neydi? Kıymetli politika yazanlar hangi uyarılarda bulunmuşlardı da, bu adamlar sallamamışlardı. Ecevit'in, basına sempati beslediğinde başına neler gelmişti, nefret ettiğinde başına neler gelmişti. Seçimlerden önce bizi yerden yere vuranlar, daha sonra iktidara geldiğimizde neden bizim tarafa geçtiler, akıllarından neler geçmektedir? Falan filan... Böyle bir şey olmaz. Olamaz. Herifçioğlunun biri güzel söylemiş, yıllar önce, tarihten ders alınsaydı, tekerrür etmezdi, şeklinde...
Oturup ders çıkartanlar değil, iyi niyetli ve akıllı olanlar götürür süreçleri... Tarihin helozonik, diyalektik bir gelişme ruhu var. 45 derecelik viraja 120 km hızla giren bir aracın savrulacağını bilmek için ille de orada bir cahil sürücünün telef oluşunu "ders olarak" çalışmak gerekmez. Akıllı olmak yeter.
Olaylara, inek talebelere saygı besleyip, yaratıcı ve hiperaktif öğrencilere kan kusturan cahil öğretmen kafasıyla yaklaşırsanız, her şeyden ders çıkarmaya çalışırsınız ama ortaya da bir halt çıkmaz. Chirac ile Blair'in ne için gırtlak gırtlağa girdiğini gördünüz mü? Önce, İngiltere'ye ödenen yıllık 4.5 milyar Euro'luk sübvansiyon yüzünden, daha sonra da olimpiyatlar yüzünden... İşin içinde mangır var. Peki niye kavga ediyorlar? Bu adamlar atalarından, dedelerinden "tacir" kafalı... Sanayi, üretim, bilgi ve teknolojinin değerini bildikleri için, para kazanmanın ne kadar zor olduğunu da biliyorlar. Para kazanmaya saygı duyuyorlar. Türkiye mi? Para kazananlara düşman gözüyle bakıyor. Yatırımcıya diş biliyor! Hadi ders çıkartın bakalım, neyi düzelteceksiniz.
|