|
|
|
|
Keşke şiirden kazanıp bu işe bulaşmasaydık
'Reklamın Sokak Çocuğu' pek çok başarılı reklamın ve 'Sürekli Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık' gibi eylemlerinin yaratıcısı Ersin Salman'ın öyküsünü anlatıyor.
Ersin Salman bir dönem Türkiye İşçi Partisi için çalışmış renkli bir kişilik. Reklamcılık sektöründe basamakları hızla tırmanan Ersin Salman'ın hayat hikayesi yine kendisi gibi yıllarını bu mesleğe adamış Kemal Sezer tarafından kaleme alındı. Sezer, "Reklamın Sokak Çocuğu" isimli kitapta Ersin Salman'ın hızlı ve renkli yaşam öyküsünü anlatırken bir dönem Türkiye'sine de ışık tutuyor. Yaklaşık 30 boyunca akıllardan silinmeyen reklam kampanyalarının altına imzasını atan, "Sürekli Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık", "Barış Girişimi" gibi sivil örgütlenmelere ön ayak olan reklam dehası Ersin Salman ve onun hayat hikayesini kitaplaştıran Kemal Sezer'i bir araya getirdik.
* Bu kitabın oluşma hikayesi nedir? Kemal Sezer: Bu Reklamcılık Vakfı Yayınları için yazdığım ikinci kitap. Bu seri halinde devam edecek. 3 buçuk yıl üzerinde yoğun olarak çalıştık. Çok sayıda biyografi inceledim. Bir buçuk yıl bununla geçti, ama ortaya yeni bir tür çıktı. Hem biyografisi yazılan kişi ile hem onun çevresindekilerle konuştum. Belgelerle destekledim. Bir de romansı bir kurgu kattım içine. Yani bütün teknikleri kullandım. Uzun sürdü ama değdi.
* Böyle bir kitabın yazılması nasıl bir duygu? Ersin Salman: İnsanın hoşuna gidiyor. Kemal sağ olsun, yeni bir yöntem geliştirdi. Hem edebiyat konusunda hem reklam sektöründe insanlar ona çok şey borçlu. Eline sağlık!
* Yaşayan birinin öyküsünü anlatmak zor mu? K.S.: Zor. Her an her değişiklik olabiliyor. Bir şeyi kayda geçiriyorsunuz. Aydınlar da sürekli yön değiştirmeleriyle ünlüdür. Bu anlamda çok zor. Ona güvenmeniz tanımanız lazım.
* Hayatınızı masaya döküp incelediniz bir anlamda. Kendinizle hesaplaşmalarınız oldu mu? E.S.: Bu kitap 480 sayfa ama bunun beş misli şey konuşuldu. Pek çok şeyi yeniden hatırladım, yanıldığımı düşündüğüm pek çok şey oldu. Sürprizlerle dolu bir 3 buçuk yıl...
* Bazı şeyleri yazmadığınız oldu mu? K.S.: Tabi ki. "Yazmadıklarım" diye bir kitap yazsam neler olur! E.S.: Politik olarak da sansürlediğimiz şeyler vardı, insanlar hapse girmesin diye...
* TİP için çalışıyordunuz ve birden reklamcılığa başladınız. Kendinizle çatıştınız mı hiç? E.S.: Tabii... Zaten reklamcılık işinin yazar kaynağı sol entelektüel çevreydi. Bunu yapanların hepsi bir iç çatışma yaşamıştır. Kapitalizmin göbek taşında oturmuş birinin malının satıyorsun. Bundan rahatsız olmamak mümkün değil. Kapitalizme karşı olan herkes bunun içinde rahatsız olur. Biz bu işi yapalım sonra film çeker, yayınevi kurarız diye düşünüyorduk. Hemen bitsin dediğimiz süre 30 yılı buldu.
* Partiden insanlar ya da arkadaşlarınız sizi eleştirdiler mi, tepki aldınız mı? E.S.: Reklamcılık yaptığım için çok eleştiri almadım. Ama Uğur Mumcu bir dönem aleyhimde yazılar yazmıştı.
* 1983 seçimlerinde, 12 Eylül'ün uzantısı olarak kabul edilen MDP'nin reklam kampanyasını kabul ederken arkadaşlarınızla çatıştınız mı? E.S.: Tabi çatıştık. TİP'li birkaç arkadaş oturduk konuştuk tartıştık. Nerdeyse bir siyasi karar olarak aldık bunu. 'Belki de aklanırız derin devletimizin nezdinde' diye düşündük. Nitekim 84 yılında pasaport alabildim ve yurtdışına çıktım. Karşılıklı el ense çekmiş olduk.
* SHP'nin seçim kampanyasını da siz yürüttünüz ve onlar da seçimi kaybetti. TİP için çalışmış olsaydınız aynı şekilde başarısızlığı uğrar mıydı? E.S.: Ben hayatımda kimin seçim kampanyasını yürüttüysem kazanamadı. Ben yıllarca TİP ve ÖDP için de çalıştım. Bir kere sol partiler Türkiye'de seçim kazanacak potansiyelde değil. Benimle çalışmak isteyenlere söylüyordum 3.lüğünüz garanti diye...
* Jill çorap reklamında TİP gençlik kollarını figüran olarak kullandınız diye tepki aldınız mı? E.S.: Hayır. Bir prodüksiyonda yer alıp almayacağı insanların kendisiyle ilgilidir. Kimseyi zorlamadık. Eleştiriye gerek yok. Gerçi bir kuru kumanyaya çalıştı çocuklar ama ortada etik bir mesele yok bence.
* Neden solcular hep reklam sektöründe çalışıyor? E.S.: Aç mı kalsınlar! Çünkü sağda eli kalem tutan yazar yok. Sağdan gelip reklam yazarı olan çok azdır. Sağ, düşünceyi sınırlayan, muhafazakar bir şeydir. Buradan kolay kolay yaratıcılık çıkmaz. Solcu da reklamcı olmak zorunda değildir ama keşke biz de şiirle para kazansaydık da hiç bu işe bulaşmasaydık.
* Hayatınız boyunca asıl hedefinizin kitap yazmak, yayınevi kurmak ve film çekmek olduğunu söylüyorsunuz. Ne kadar yaklaşabildiniz buna? E.S.: Bir sürü yıl geçti hala tam anlamıyla yaklaşamadım. Bundan sonra başka işlerle değil sadece edebiyatla uğraşmak istiyorum. Anılarımı yazayım istiyorum. Ama 65 yaşından sonra film yapmak haddini aşmak olur.
Aynur Erdem
|
|
|
|
|
|
|
|
|