| |
|
|
"Şehvani dokirem, mesut olirem...
HAKKARİ'DE "TOBB Kilim Atölyesi"ne gittik. Kadınlar arı gibi çalışıyor, kilim dokuyorlardı. Vali Erdoğan Gürbüz'le yanlarına yaklaştık. - Kolay gelsin. İşlerini yapmayı sürdürerek, "hoşgelmişsez" dediler: - Hakkari'ye sefa getirmişsez. İsimlerini sorduk. Meryem Kanat, Kudret Kanat, Huriye Kanat. Leycan Er, Hatice Er, Hakile Er. Beyan Özkan, Azize Özkan. Ve daha pekçok bayan. Yaşlarına gelince... 15 yaşında kız da var. 50 yaşında kadın da.
Bir kısmı "kardeş." Bir kısmı "anne, kız." Bir kısmı "gelin, kaynana." Aynı aileden birkaç kişi birden gelip, kilim dokuyor.
- Bacılar, işler nasıl? - Vallah abey, halimize şükür olsin... Vali beg bize kurs açti... Kilim dokirik... Para kazanirik. - Ayda ne kadar kilim dokuyorsunuz? - Böyük kilim dokirik... Bir ayda iki kişi, kilimi bitiririk... Fekat kilim küçük ise, 1 kişi, 1 ayda bitiririk. - Ayda elinize ne geçer? - Kilim başina para alirik. - Ne kadar? - Allah vali beyi başimizdan eksik etmeye... Onu iki cihanda mesut eyleye... Ayda 100 milyon kazanirik.
Ayda 100 milyon demek... Önemli rakam. Kadın bir yandan "meslek sahibi" oluyor. Bir yandan da "para kazanıyor." Hele aynı aileden iki, üç kişi vilayetin açtığı merkezde kilim dokuyorsa. Eve her ay 200300 milyon lira giriyor demektir ki... Büyük para.
- Bacım, dokuduğun kilimin modeli ne?.. Adı ne? Utandı, yanıt vermedi. Biz de vali beye döndük: - Önündeki modele göre dokuyor ama, desenin ne olduğunu galiba bilmiyor... Belki Türkçe de bilmiyor. Bacı, sözlerimizi duydu: - Bilirem, bilirem... Türküsünü bile bilirem... Şehvani dokirem... Mesut olirem.
Şehvani "şalalbılbıl" demekmiş. Şalalbılbıl da "bülbül yuvası." Kilim bir "tablo" gibi. Uzaktan bakınca desenler arasında bülbül yuvası görüyorsunuz. Boynuzlu dağ keçisi görüyorsunuz. Bacının dili açıldı: - Şehvani dokirem... Şahsiyet kazanirem... Vali begden ayda yüz milyon alirem.
|