| |
Suveren Boğazı şehitleri
Elazığ'dan Bingöl'e geçtiğinizi, yüksekliği yer yer 3 bin metreye varan, zirveleri buzul gölleriyle süslü Gökdere Dağları ve uzantısı Karaboğa Dağları'ndan anlarsınız. Dağların arasında dar ve derin bir boğaz uzanır: Suveren. Kuş uçmaz kervan geçmez bu boğazda dün Elazığ-Tatvan seferini yapan posta treni, Genç ilçesine 12 kilometre kala PKK'nın raylara döşediği mayına çarptı. 2 vagonun devrilmesiyle TCDD'nin 6 güvenlik görevlisi şehit oldu, 12 kişi yaralandı. Daha sonra yaralıları kurtarmak için Genç'ten gönderilen tren de olay yerine bir kilometre kala yine terörist mayınının patlamasıyla iki vagonunu yitirdi. Böylece hat iki yönden kapanmış oldu.
En tehlikeli hat Terörün başladığı 1980'lerin ortasından beri bu hat Demiryolları'nın korkulu rüyası. Öcalan iddianamesinde sayılan PKK eylemlerinde Suveren Boğazı'nda 1984-1999 arasında trenlere yapılan saldırılar epey yer tutuyor. O kadar ki Demiryolları, 2001'e kadar ElazığTatvan seferlerini durdurmakta zorunda kaldı. Geçen yıl PKK/Kongra-Gel'in yeniden silaha sarılmasıyla trenlere saldırılar da tekrar başladı. 29 Ağustos 2004'te Suveren istasyonuna 4 kilometre mesafede döşenen mayın, Tatvan-Elazığ seferi yapan yük treni geçerken patladı, 5 vagon raydan çıktı, makinist yaralandı. 28 Mayıs 2005'te aynı bölgede yine terörist mayınında bir yük treninin 10 vagonu hasar gördü. Telsizlerin çekmediği, cep telefonların devre dışı kaldığı, sarp dağlar nedeniyle helikopterin inemediği bu netameli bölgede TCDD saldırılara karşı önlem olarak trenlerde güvenlik görevlileri bulunduruyor. Dün işte onların 6'sı şehit düştü. PKK saldırının, "komutan"larından Ahmet Okur'un geçen hafta güvenlik güçlerince Bingöl'de öldürülmesine misilleme olduğunu duyurdu. Bu yazıyı kaleme aldığımız saat 18.30'a kadar Güneydoğulu siyasilerden, başkanlardan ve örgütlerden hiçbir kınama mesajı gelmedi. Ancak aynı çevreler, Ahmet Okur için güçlerini seferber etmeyi bildiler. Cenazesi törenle ve uzun konvoy eşliğinde mezarlığa götürüldü, intikam sloganları atıldı. DEHAP Adana İl Başkanı Mehmet Tayyip Yıldız, "bazı sivil toplum örgütleri" üyeleriyle birlikte Okur'un Adana'daki yakınlarını ziyaret etti ve teröristi "Demokrasi şehidi" ilan etti.
Türkiye'ye sabotaj Biliyor musunuz; o heyette İnsan Hakları Derneği (İHD) temsilcileri de vardı. İki hafta önce "Artık anneler ağlamasın, barış istiyoruz" kampanyası başlatan dernek. Genel Başkanı Yusuf Alataş'ın "İç barışı sağlamak, demokratik katılım sürecinin önünü açmak ve şiddetin bir sorun çözme aracı olarak algılanmasının ve kullanılmasının önüne geçmek öncelikle siyasal erkin görevidir. Herkesi kalıcı barış için çaba göstermeye, TBMM'yi çatışmaların durdurulması için etkin tavır almaya çağırıyoruz" dediği, "herkes"in kapsamına PKK'nın da girdiğini ancak bir soru üstüne lütfen belirttiği kuruluş! İnsan haklarını savunmakla görevli örgüt böylesine "yanlı" olursa, "tüm" Türk halkı için politika yaptığını söyleyen DEHAP'ın Genel Başkanı Tuncer Bakırhan "Siz silahları, güçleri muhatap almazsanız, sorunu nasıl çözeceksiniz" diyerek PKK'nın sözcüsü olmaya devam ettiğini ilan ederse, Güneydoğu konusunda sağlıklı tartışma ortamı yaratılabilir mi? Yazık. Sadece bölgeye zarar vermekle kalmıyor, Türkiye'nin demokrasisini AB ölçülerine çıkarma çabalarını da baltalıyorlar...
|