Biz tasarruf sahiplerini mağdur ederken, şirketler yabancılara gidiyor
Son olarak Demireller'in şirketlerine el konulmasıyla 20 bin 136 borsa yatırımcısı daha mağdur duruma düştü. Halka açık Göltaş ve Aksu Enerji'de 20 bin 136 kişinin 95.1 milyon YTL'lik (70 milyon dolar) hisse senedinin borsada işlem görmesi durduruldu. Çünkü şirketlerin geleceği meçhul. Bu şirketlere hakim ortak ile batık Egebank arasındaki bir bağdan dolayı Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu şirketlere el koydu. Alacağını tahsil edecek. Belki şirketlerin tabelası yerinde duracak, ama bütün mal varlıkları Fon tarafından satışa çıkarılacak. Bu şirketlerin küçük hissedarları da, bugüne kadar hiçbir şekilde bilgileri, ilgileri ve herhangi bir şekilde kusurları olmadığı bir nedenden dolayı, tasarruflarını kaybetmekle karşı karşıya kalacak. Şirket varlıkları bu yolla satılırsa, şimdiye kadarki Fon satışlarında olduğu gibi, şirket el değiştirmediği için, küçük hissedarlara çağrıda bulunulmayacak. Küçük tasarruf sahipleri şirketlerin tabelalarıyla karşı karşıya kalacak. Daha önce batan bankaları ile bu bankalarla ilişkili borsa şirketlerinde ve imtiyazına el konulan üç elektrik şirketinde, sayıları 220 bini bulan borsa yatırımcısı mağdur olmuştu. 220 bin borsa yatırımcısı da bugünkü toplam yerli yatırımcıların yaklaşık dörtte birini oluşturuyor.
Sistemi vuran olaylar Sadece banka batışlarından ve devletin imtiyazını iptal ettiği elektrik şirketlerinden dolayı yatırımcıların mağdur olması piyasaya karşı güvensizliğin en önemli nedenini oluşturuyor. Bu tür olayların geçmişte de örneleri var. * 1994 krizinde batan 17 aracı kurumda 60 bin yatırımcının hisse senetleri ve mali varlıkları gaspedilmişti. * Devlet iç borçlanma senetlerinde müşteri adına merkezi saklamanın eksikliğinden dolayı da, tasarruf sahipleri paralarını kaybetti. İmar Bankası'nda 22 bin yatırımcının yaklaşık 750 milyon dolarlık devlet iç borçlanma senedi alacağı, bankada diğer borçların ödenmesine karşılık, ayrı tutuldu. Bunlar içinde bankanın kapatılmasından bir ay önce mevduattan bonoya dönen müşterilerden 3 bin 664 İmarzede'nin 104 trilyonu (77 milyon dolar) bulan alacağının yargı tarafından ödenmesine karar verildi. Ancak bu ödeme henüz yapılmadı. İlgili bakan Şener'in onayını bekliyor. Geriye kalan İmar bonozedelerinin durumu ise meçhul. * Son yıllara kadar yeşil sermaye şirketlerinin genellikle yurtdışındaki gurbetçilerden izinsiz halka arzlarla para toplaması yaygındı. TBMM Araştırma Komisyonu'na SPK Başkanı Doğan Cansızlar'ın verdiği bilgilerden, bu şirkretlerin sayısının 78 olduğunu öğreniyoruz. Toplanan para ise yaklaşık 4.8 milyar dolar. Bu şirketlere kayıtdışı şekilde ortak olanların bugün büyük kayıplara uğradığı ortaya çıkıyor. * Halktan kayıtdışı veya kayıt içi toplanan ve doğru yerlerde kullanılmadığı için batırılan paralara, 1980'de bankerler, 1968'de Hastaş, 1960'larda Hürriyet tahvilleri olaylarını eklemek mümkün.
Yerliler ne yapacak? Parayı ve tasarruf sahibini bu kadar hor gören ekonomi aynı zamanda büyük bir sermaye kıtlığı içinde. Bunun böyle olması da normal. Finansal sistemde bu kadar mağdur yaratılırsa, güven kaybından dolayı para başka alanlara kayar. Altın, gayrimenkul ve yabancı para yatırımının bu kadar yaygın olmasında herhalde sisteme güven kaybı da etkili. Servetler mali sisteme gelip sermayeye dönüşmeyince, özel sektöre gerekli finansal destek de sağlanamıyor. Kaldıki mali sistemdeki kaynakları kamu borçlanma yoluyla kendine çekiyor. Bunların sonucunda özel sektör kendini besleyecek bir finansal sistemden yoksun kalıyor. Bu durumda özelleştirilecek kamu şirketleri de, satışa çıkan özel sektör şirketleri de yabancılara kalıyor. Yerliler güven kaybından dolayı tasarruflarını ekonomi için ölü alanlarda değerlendirmeye yönelirken, yabancılar Türk şirketlerine yatırım yapıyor. Yani satışa çıkan şirketlere yabancı talebin güçlü buna karşılık yerli talebin zayıf olmasının bir geçmişi var. Tablo bir günde oluşmadı.
Sonuç "Dünyada aptallık dışında günah yoktur" Oscar Wilde
|