|
|
Egebank'ı kim almış!
Ateş düştüğü yeri yakıyor. Süleyman Demirel, kardeşi Şevket Demirel'e ait şirketlerin yönetimine el konulmasını "gasp" olarak niteledi. Demirel, "Kardeşimin kimseye borcu yok, ne devlete ne bir başkasına" dedi. Demirel haklı olabilir mi? Eğer TMSF, Egebank ile Şevket Demirel'e ait şirketler arasında parasal ilişkiyi belgeleyebiliyorsa Şevket Demirel Ailesi, Egebank'tan kaynaklanan borçların sorumlusu o-la-cak. Ateş yaktığı zaman "hukuk devleti" arayanlar geç kaldı. Bankalar Kanunu 15/7-a maddesi çok açık. Bu kanunu çıkaranlar bile maddenin hukuk devleti ile bağlantısını kurmakta zorluk çekiyorlar. Demirel'in şikayeti işe yaramaz. Madde daha tasarı halindeyken köşemde günlerce işledim. Kimsenin itiraz etmeye gücü yetmedi. İtiraz edenler arasında Demirel de yoktu. Çünkü o zaman hava, Cem Uzan'ı linç etmeye endekslenmişti.
Şevket Demirel ile oğlu Murat Demirel'in bankacılık faaliyeti arasında bağlantı yok mu? Resmi olmasa da ilişki var. İlişkinin banka kaynaklarının kötüye kullanılmasına yol açıp açmadığını bilmiyorum. Ama ilgili kanun, TMSF'ye ilişkinin tespiti halinde, batık banka sahiplerinin akrabalarına ait varlıklara bile el koyma hakkı tanıyor. Hazır konu güncelleşmişken, geçmişi hatırlamakta fayda var. Egebank, 5 Mayıs 1998 tarihinde Universal Yatırım Holding, Şevket Demirel Holding, ERA Finans Faktoring, Neslihan Demirel ve Yahya Murat Demirel tarafından, Hüseyin Bayraktar'dan satın alındı. Bankayı satın alan şirketler arasında Şevket Demirel Holding gözüküyor ama Şevket Demirel'in şirkette ortaklığı gözükmüyordu. Eğer ortak olsaydı, yıllar önce Şevket Demirel'in tüm mal varlıklarına el konabilecekti. Murat Demirel, Egebank'ı satın aldıktan sonra Hüseyin Bayraktar ile mahkemelik olmuştu. Demirel, Bayraktar'ı "banka resmi evraklarda gözükenden daha zararda. Beni kandırdın" diye suçluyordu. Demirel'in iddiası kanıtlanamadı. Ancak mahkeme kayıtlarına da geçen ilginç bir diyalog vardı. Hafızam beni yanıltıyor olabilir ama diyalog aşağı yukarı şöyleydi: Hakim, Hüseyin Bayraktar'a "Bankanızı ticari işleri bilinmeyen, varlıkları konusunda soru işareti olan birisine neden sattın" diye sormuştu. Yanıt şöyleydi: "Bankamı Murat Demirel'e satmadım. Kendisi bankayı satın almak istediğini söyleyince, babası Şevket Demirel'i telefonla aradım. Şevket Bey, 'bu işin arkasındayım. Oğlumu ve kızımı bu işe soktum sen merak etme..."
Egebank'ın sahiplerinin, dönemin siyasi iktidarı tarafından kollandığını düşünüyorum. En büyük destekci, banka lisanslarını peynir ekmek gibi dağıtan hükümetin Hazine'den sorumlu bakanı Güneş Taner idi. Taner, büyük reklam kampanyaları düzenlenlediği için medyanın da koruması altına giren Murat Demirel ile birlikte resim vermeyi çok sever, hatta onun organize ettiği uluslararası toplantılarına katılırdı. New York'ta Murat Demirel'i finans çevrelerine övgüyle takdim etmesine tanıklık edenlerden birisi de bendim.
|