Hukukta ters orantı
Cezasını kabul edenle, kabul etmeyene ülkemizde hukuk ters orantılı çalışıyor..." Sözün sahibi AKP Genel Başkan Vekili Mehmet Mir Dengir Fırat... Tepki göstermesine neden Türk Ceza Kanunu ile batık bankalar için getirilen 5020 sayılı yasanın uygulaması... Bir hukukçu olarak Fırat, uygulamada bazı hataların yapıldığının altını çiziyor. Yumruk haline getirdiği elinin parmaklarını tek tek açıp sıralıyor: * Batık bankaların patronlarını, borçlarını ödeme konusunda anlaşma yapmaları için ikna edici önlemler getirmişiz. * Onlar da gidip TMSF ile anlaşmışlar ve borçlarını ödeme konusunda taahhütte bulunmuşlar. Hatta bazıları ödemeye de başlamışlar. * Diğer taraftan, bu kişilerin TMSF'ye yaptıkları taahhüdü gerekçe gösterip, 'Sen demek ki bu parayı batırdığını kabul ediyorsun, suçunu ikrar ediyorsun' deyip içeri atmaya kalkışmışız. * TMSF ile anlaşmaya yanaşmayan, 'batırdığım parayı ödemek istemiyorum, benim borcum yok, ispat edin' diyenlere ise 'Suçu kabul etmediği' gerekçesiyle ceza vermemişiz. Fırat, hukukçu olarak kişisel görüşünü şöyle dile getiriyor: "Mahkeme kararı şöyle olmalı demek istemiyorum, ancak benim bir hukukçu olarak şahsi görüşüm, bu kararın Yargıtay'dan döneceğidir. TMSF ile anlaşıp borcunu ödemeye söz vereni 'suçunu ikrar etmiştir' diye tanımlamak yanlıştır. Bu tür kararların Yargıtay aşamasında bozulacağına inanıyorum." AKP Genel Başkan Vekili, bu konuda yeni bir hukuki düzenlemeye ihtiyaç duyulmadığı inancında. Peki, TCK'nın "Etkin Pişmanlık" hükmünden bazı batık banka sahiplerinin yararlanıp, bazılarının yararlanmaması konusundaki görüşü. Fırat, parti içinde de bazı arkadaşlarının kendisinden farklı düşündüğünü kabul ediyor.
Çiçek: Önünü kesmeyin Nitekim, Adalet Bakanı Cemil Çiçek de bunlardan biri... Çiçek, önceki gün sohbet ederken, ekonomik suça ekonomik cezanın uygulanması gerektiğini söyledi. Hatta, TCK hazırlanırken Adalet Bakanlığı'nın hazırladığı taslak metinlerde de bunu öngördüklerini belirtti. Çiçek, şöyle dedi: "Ancak öyle bir hal aldı ki, sanki biz hortumcuları, dokunulmazlığının kaldırılması için haklarında fezleke bulunan milletvekili arkadaşlarımızı kurtarmak için bu hazırlığı yapıyormuşuz gibi bir hava estirildi. Bunun müsebbibi CHP'dir." CHP'nin başka konularda da karşı çıktığını, ancak sert muhalefetine rağmen hükümetin yoluna devam ettiğini anımsattığımızda Çiçek'in yanıtı şöyle oldu: "İşi öyle bir noktaya getirdiler ki, kamuoyu baskısı yaratıp bizim arkadaşlarımızın adım atmasının önüne geçtiler. Bazılarını da ikna etmeyi başardılar. İddialarının hiç biri doğru değildi..." Adalet Bakanı, bütün bunlara rağmen görüşünde değişiklik olmadığını kayda geçirdi. Hatta, TBMM'de görüşmeleri devam eden Bankacılık Yasası ile ilgili olarak da konuyu bir kez daha masaya yatırmışlar. Sonuçta Adalet Bakanlığı'nda şu görüş ortaya çıkmış: "Eğer ekonomik bir suç hasıl olduysa, bunun ekonomik karşılığı olmalı. Zararı karşılayacağını, böylece cezadan kurtulacağını kabul edenlere uygulanacak ceza da farklı olmalı. Ekonomik suça, ekonomik ceza olmalı..." Çiçek, sözlerinin yine eleştirileceğini belirtti. 1980 ortalarından bu yana konunun tartışıldığını anımsatan Çiçek, devam etti: "O dönemden beri hep aynı eleştiri getirildi, 'Siz parası olanı kurtarmak mı istiyorsunuz?' diye soruldu. Ben de şimdi onlara soruyorum; 'Bir adamı alıp içeri attınız, on yıllar boyunca hapiste ona baktınız. Yurt dışına kaçırdığı parayı alıp getirebildiniz mi?' Hayır..." Bakan Çiçek, sözlerini şöyle tamamladı: "Bir yandan ülke 1 milyar dolar borç ödemek için kıvranırken, yüklü faizlere razı olurken, yurtdışında bunun iki katı parası bulunan bir kişi, eğer bunu getirip ödemeyi ve kurtulmayı kabul ediyorsa, neden onun önünü kesiyorsunuz..."
|