|
|
Bir Ankara Masalı
Hani Ankara'ya SABAH çıkarmamız var ya.. Uçağa binmek üzere, Adliye'den çıktım 14.15'te havaalanında kıza biletimi teslim ettim.. Check-in yapacak.. Okeyli bilet.. Bekle Allah bekle.. Kızcağız bir ara, "Ayyy ne yapsak şimdi" diye feryadı bastı.. Hiç üstüme alınmıyorum.. Kız da bir şey söylemiyor.. 15 dakika sonra o deskten başka bir deske geçtik.. Bendeniz, üzerinize afiyet böyle durumlarda, sinirleniveririm.. Bugün, keyfim yerinde.. İçimden kendimi telkinliyorum.. "Oğlum Reha Muhtar.. Geldin havalimanına ne güzel.. Boş ver.. Biraz da burada bekle ne olacak.. Bak etrafı da seyrediyorsun bir güzel.." Hani son zamanlarda bir nevi doktor taifesi türedi ya, Osman Müftüoğlu tipi.. Keyif verici madde gibi, sürekli keyif üzerine sallıyorlar.. "Bak yürüyorsun ne güzel.. Keyfini yaşa.. Bak, yaşlanıyorsun ne güzel.. Keyfini yaşa. Bak tövbe estağfurullah şey yapıyorsun ne güzel.. Keyfini yaşa.." Böyle diye diye adamlar dört başı mamur köşe, pardon keyif oldular.. İşten aynen böyle, tam 55 dakika bekledim.. Bizim biletten ses seda yok.. Adamlar şey yapıyorlar bizim bilete, ben keyfini yaşıyorum üzerini ze afiyet.. Sonunda demez mi ki, "Efendim fazla bilet satılmış.. Onun için sizin yeriniz yok.. Ama biz sizi mutlaka uçurmaya çalışıyoruz.. Geç kalan yolculardan birinin yerine sizi sokacağız.." Ulan burası, Aksaray- Karaköy minibüsü mü?.. Ne demek fazla bilet satmışız!.. Aksaray-Karaköy minibüsünde bile arka taraf dörtlenmez.. Geçmiş zaman; bu Beşiktaş bir iki defa Feneri 4-0, 4-1 yenmişti de espri çıkmıştı.. "Arkayı Fenerliyelim" diye.. Şimdi uçağı ne yapacağız?.. Fenerliyelim mi, Cimbomluyalım mı, Kartallıyalım mı? Yoksa alayınızı kalaylayalım mı?.. Tövbe estağfurullah.. Neyse sonunda uçtuk Ankara'ya.. Ankara temsilcimiz Aslı bir davet veriyor, bir davet veriyor ki akıllara sağlık.. Maşallah yok yok.. Abdullah Gül de orada.. Benim böyle değişik partilere serpiştirilmiş gönül dostlarım vardır.. Partilerle gönül bağı kurmam.. Onun yerine insanlarla gönül bağı kurarım.. Abdullah Gül de öyle.. "Bıraktın bizi Ankara'da çalışmaya.. Kendin gittin İstanbul'a" deyiverdi.. Nasıl diyeyim?.. Bir tuhaf oldum.. İstanbul'da oturmak.. İstanbul'da yaşamak.. Hayatın lütfuydu elbet bunlar benim için.. Ama eşsiz Kolej'i.. Eşsiz Mülkeyi'si.. Ve her baht-ı karanın görmek isteyeceği.. Elbet vardı güzel bir Ankara'sı..
|