| |
|
|
Eleştirilmeyi hangi iktidar sever ki?
Hafta sonunda çok değişik meslek ve kesimlerden insanlarla, çeşitli davetlerde birlikte oldum. Yaptığım sohbetlerde, AK Parti iktidarı yöneticilerine belki de iletilemeyen eleştirileri dinledim. Deneyimli ve hem devlet hem de siyasetle derin ilişkilerini bildiğim emekli bir politikacı şunları söyledi mesela: - Tayyip Erdoğan, Türk demokratik siyasetinin temel kuralını zorlayan bir politika izlemeye başladı. Yapmak istediği icraatı, ancak devlet bürokrasisini ve belirli mekanizmaları harekete geçirerek yapabilir. Bunu yapamıyor. Bunun yerine devletin kurumlarını meydanlarda halka şikayet etmeye başladı. Oysa siyasette iktidara gelen parti, devletin de sahibidir. Eğer bu hassas çizgi zorlanırsa, iktidarla "Devlet" in arası açılır ve bu sadece istikrarsızlık getirir. Ankara'da çözümlenmesi gereken konuları meydanlara taşımak ve devleti halka şikayet etmek, iktidarlara düşmez. Hem iş hem de siyaset dünyası ile yakın ilişkileri olan bir kişiden de şunları dinledim: Başbakan çok fazla seyahat ediyor. Hemen hemen Ankara'da hiç yok gibi. Oysa dış ülkelerdeki temasları ne kadar önemliyse, Ankara dengelerini gözetmek de o kadar önemlidir. Bir politikacı ancak kendi ülkesinde güçlü olduğu zaman, dış dünyada da ağırlık sahibi olur. Oysa Erdoğan sanki Ankara'da kendisini yabancı zanneder bir havada. Ecevit'in hareketsizliğinden şikayet ederken, şimdi de makamında oturamayan bir başbakanla karşı karşıya kaldık. Sermaye kesiminin çok önde gelen bir patronu da şöyle dert yandı bana: Kamu kurumları ve genel olarak bürokrasi hem yavaş çalışmaya başladı, hem de engelleyici mekanizmalarını devreye soktular sanki. Bağımsız kurumlardan bir karar çıkartmak aylar alıyor. Rekabet Kurulu veya RTÜK, yabancı sermaye girişlerini engellemeye başladılar. Düzenleyici bir kurum olması gereken TMSF, sonunda Türkiye'nin en yoğun bürokrasili KİT'i haline dönüştü. Bu durumları AK Parti iktidarı sanki görmüyor. Reformları engelleyen tek kurum sanki YÖK'müş gibi davranıyorlar. Dünya görüşü itibarıyla AK Parti'nin başarılı olmasını istediğini bildiğim bir fikir adamı da, "Bunlar başörtüsü konusuna takılıp kaldılar. Kadınların ezildiği bir ortamda kadınlar üzerinden siyasi kavga sürdürmek, en azından hoş değildir" diye konuştu. Daha pek çok böyle eleştiri dinledim hafta sonunda konuştuğum kişilerden. Bunlar benim düşüncelerim değil. Bir amplifikatör gibi, sizlere de yansıttım bu eleştirileri. İçlerinde haksız bulacaklarınız da olabilir. Bilemiyorum. Bu tür eleştiriler iktidarın merkezinde de öz-eleştiri olarak seslendiriliyor mu? Ama genellikle bu coğrafyada iktidar sahiplerine "Her şeyi mükemmel yapıyorsunuz. Allah sizden razı olsun" denildiğini bilirim. Başbakan Erdoğan'ın, kendisini eleştirenlerle girdiği polemiklerden de, onun eleştiriye pek açık bir politikacı olmadığını gözlemliyorum.
|