Adalet duygusu zedelenmemeli
Adalet sisteminin yaralanmaması için en büyük görev Adalet Bakanı Cemil Çiçek başta olmak üzere iktidara düşüyor.
Her hukuk sistemi, siyasidir. Ancak adalet sisteminin siyasi olması, bir ülkede için en büyük tehlikedir. Zira, adaletin siyasi iktidar dahil, herkese eşit mesafede olması gerekir. Türkiye çalkantılı bir dönem geçirdi. Çok sayıda bankaya temelde aynı nedenden, banka kaynaklarını kendi şirketlerine aktarmaktan, el konuldu. Ancak, dönemin siyasi iktidarı, bürokrasinin tercihi, banka sahiplerinin yanlarında çalıştırdıkları eski bürokratların etkinliği gibi nedenlerle, her bankaya el konmada farklı muamele uygulandı. Özetle, hepsinin durumu aynı idi ama siyasi iktidar ve bürokrasiye mesafeleri farklıydı. Buna bir de basın içi kavgalar eklenince kimi banka sahibi "hortumcu" ilan edildi, kimi "kaza kurbanı." Bu çarpıklığın sonuçlarını en iyi bugün gazetemizin manşetinde görüyorsunuz. Kimi batık banka sahibinin babasının şirketlerine bile 5020 sayılı yasa uygulanarak el konulurken kimilerinin sahipleri ellerindeki varlıkları gizlice ne idiğü belirsiz kurumlara devredebiliyor. Yine bunun yanında bankalarına el konulan kimi batık banka sahipleri ise TMSF ile anlaşıp her türlü malvarlığını teslim ederek borcunu kapatma yoluna gidiyor. Şimdi böyle bir tablo karşısında önümüzde aynı işlemi gerçekleştirmiş ama sonuçta devlet tarafından farklı işleme tabii tutulmuş batık banka patronları çıkıyor. Üstelik bunların bir kısmına özel af getirildiğini de gözönüne alırsak ortaya adalet duygusunu zadeleyici bir tablo olduğu görülüyor. Bu vicdan sahibi hiç kimsenin kabul edemeyeceği bir durum. Türkiye eğer bir hukuk devletiyse, aynı durumdaki kişilere farklı uygulama yapılması sözkonusu olmamalı. Yine Türkiye hukuk devletiyse, TMSF ile anlaşan bir batık banka patronuna ayrı, diğerine ayrı uygulama sözkonusu olmamalı. Türkiye'nin önündeki en büyük sorunlardan biri hukuk sisteminin çarpıklığı. Bunda en büyük rolü de siyasetin ve bürokrasinin sisteme müdahalesi oynuyor. Böyle bir ortamda, yasanın herkese eşit ve adil uygulandığı duygusu zedeleniyor ki, bu demokratik bir sistem için en büyük tehdidi oluşturuyor. Ortamın flulaştığı, yasa yapıcılar dahil, toplumun geniş kesimlerinin gerçek resmi göremediği ortamlarda, adalet duygusu ile hareket ettiğini sananlar aslında sisteme en büyük kötülüğü yapabiliyor. Sorulması gereken sorular sorulmuyor. Gazete manşetleri, köşe yazıları kamuoyunu farklı ve yanlış yerlere yönlendirebiliyor. Bugün sorulması gereken asıl soru, aynı durumdaki insanlara yasanın aynı muameleyi yapıp yapmadığıdır. Bu sorunun yanıtı gönül rahatlığıyla "Evet" değilse, adalet sistemi yara alacaktır. Sistemin yaralanmamasında en büyük görev başta Adalet Bakanı Cemil Çiçek olmak üzere iktidara düşmektedir.
|