| |
|
|
Her reklam yayınlanır mı?
Yukarıdaki başlığı görünce 'Ne saçma bir soru, tabii ki alınmaz, mesela porno DVD reklamının aile gazetesinde ne işi var' demiş olabilirsiniz. Evet, doğru ama aşağıda anlatacağım olay biraz farklı. Okurlar genellikle tek gazeteyi takip ettikleri için önce konuyu özetleyeyim... Cuma günü Radikal gazetesinde tam sayfa bir reklam çıktı. Reklamı kamuoyunun 'Adnan Hoca' diye bildiği, şaibeli ilişkileriyle maruf Adnan Oktar vermişti. Oktar son yıllarda kendini evrim kuramını çürütmeye vakfetti. Evrim kuramına karşı 'yaradılış' fikrini savunuyor. Bu konuda Harun Yahya takma adıyla kitaplar yazıyor. Bu kitaplar İngilizce'den Sırpça'ya, Arapça'dan Urduca'ya, çok sayıda dile de çevrilip dağıtılıyor. Adnan Oktar'ın Radikal'e verdiği reklam iki bölümden oluşuyordu. 1) Kitapların kapak fotoğrafları ve diğer teknik bilgiler. 2) Anti-evrimci fikirlerin ortaya konduğu ve bu konuda neler yapıldığını anlatan kocaman bir 'metin'.
Cumartesi günü Radikal'de, yayın yönetmeni İsmet Berkan'ın ilginç bir yazısını okuduk. 'Yaradılış masalları Radikal'e de sızmayı başardı' başlıklı yazıda özetle şöyle deniyordu: 1) Tatilde olduğum için müdahale edemedim. Eğer bilseydim bu reklamın Radikal'de çıkmasına izin vermezdim. 2) Laiklik; başörtüsüne serbestlik tanınarak değil, dinsel dogmaların bilimin yerine geçirilmesiyle tehlikeye girer. 3) İsteyen yaradılış fikrini savunabilir ama bunun yeri benim gazetem değil.
İsmet Berkan'ın bu tavrını bazıları "Bu ne tahammülsüzlük, bu ne biçim demokratlık" diye eleştirdi. Bence bu konuyu ciddi biçimde tartışmamız gerekiyor. Konuşulacak çok nokta var. Şimdilik sadece birini ele almak istiyorum. Siz yayın yönetmeni olsaydınız, o reklamı alır mıydınız? Mesela ben almazdım. Çünkü... Yukarıda reklamın iki bölümden oluştuğunu belirtmiştim. Biri 'olağan' reklam bölümü. Kitapların piyasada olduğu, isteyenin satın alabileceği belirtiliyor. Ancak reklamın diğer bölümü farklı: Orada evrim kuramı karalanıyor ve evrimci bilim adamları hakkında küçük düşürücü ifadeler kullanılıyor. Bu da şu demek: Adnan Oktar parayı bastırıp Radikal gazetesinde uzun bir köşe yazısı yayınlamış. İşte sorun tam bu noktada. Her gazetenin bir yayın politikası vardır. Köşe yazarları bu 'genel' politikanın dışına çıkmazlar. Daha doğrusu o politikaya karşıt fikirlere sahip olanlar istihdam edilmez. Radikal yönetimi bilim karşıtı yaradılışçı fikirleri önemseseydi zaten Adnan Oktar'a köşe yazdırırdı! Yani meselenin ne demokratlıkla alakası var, ne de hoşgörüyle...
Bu noktada aklınıza bir soru takılmıştır: "Aynı reklam Sabah'a gelse ne olurdu?" Ben de aynı şeyi merak ettim ve Merkez Reklam Grubu Başkanı Orhan Girgiç'e sordum. Şöyle dedi: "Geldi de... Bir kere yayınladık. Ancak gördük ki kitap tanıtımının ötesinde, reklam kisvesi altında adeta fetva veriliyor. Bir daha da yayınlamadık." Evet, olay tam da bu: Reklam kisvesi altında, Sabah'ı kullanarak, bilim karşıtı fikirlerini okurlara iletmek... Bir gazetenin demokrat olması, hoşgörüyü savunması başka... Her türlü fikri, hiçbir ayrım gözetmeden, çıfıt çarşısı ya da yamalı bohça gibi okura sunması başka... Sanırım farkı ortaya koyabildim.
|