'Mimar Sinan da devşirme'
MHP içinde başlayan muhalefet hareketi nihayet imzaları topladı ve genel merkeze iletti. Böylece aylardır kulislerde toplanıp toplanamayacağı tartışılan imza sorununa son nokta konuldu. Şimdi gözler MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve MHP yönetiminde. Bahçeli, kongre sürecine ilişkin açıklamasıyla herkesi rahatlattı: ''Müracaatın yasa ve tüzüğe uygunluğu tespit edilmesi halinde en kısa zamanda, MHP mensubu bütün dava arkadaşlarımın katılımıyla Türk milliyetçilerine yakışır bir olgunluk ve disiplin içerisinde olağanüstü büyük kongre yapılacaktır. Bu konuda hiç kimsenin endişesi ve şüphesi olmamalıdır." MHP içinde başlayan bu tartışma kuşkusuz ilk değildi. Ancak birkaç açıdan ilkleri olan bir tartışmaydı. Bunların başında da MHP yönetimine yöneltilen 'devşirme' ve 'DEHAP'la aynı düşünüyor' suçlamaları geliyordu. Bu tartışmaya biz de bir boyutuyla katıldık. Bu köşede Devlet Bahçeli'nin başdanışmanı Gürcan Dağdaş'ın yaptığı açıklamalar ciddi yankı uyandırdı. Muhalif isimlerin bir kısmı konuşmalarını ağırlıkla bu açıklamalar üzerine kurdu. Ağır ithamlar yapıldı. Bu haksızlıktı. Bu nedenle bir kez daha Gürcan Dağdaş'la konuştum. Dağdaş bu tepkilere şöyle cevap verdi: "Aldığım tepkiler ve benim önümde oluşan tablo şu; Meramımı anlatacağım terminolojinin özellikle içinde bulunduğum yapıda bir kısım insan için çok taşınabilir olmadığını gördüm. Meselenin başka anlamlara çekildiğini hissettim. Bunu da çok normal karşılıyorum. Türkiye'nin zaten en büyük problemi ortak bir dil bulamaması. Bu dili yaratsak her şeyi çözeceğiz. Vehimlerle yola çıkıyoruz; 'Acaba ne demek istedi?' Bu şüpheyi de temizlemek epey zaman alacak." Araya girip soruyoruz: 'Peki ne demek istediniz?' Cevabı net oluyor: "Ülkücüler, MHP'liler Sırp ahlâkına sahiptir demedim. Sırp ahlâkına sahip bölücünün, kendisini ülkücü veya MHP'li diye tanımlayan fotoğrafla Türkiye'nin karşısına çıkabileceği tehlikesini işaret ettim. Bayrak hadisesinden sonra Bozkurt selamlarıyla sokağı tahrik etmek isteyen insanları gördük. Bu pozisyondaki fotoğrafla Ülkücülerin MHP'lilerin kendi aralarına mesafe koymasının gereğinin altını çizdim." Dağdaş'a yöneltilen eleştirilerin başında 'MHP'ye sonradan katılması' ve bu nedenle de 'devşirme MHP'li olması geliyordu. Bu iddialara Dağdaş ne diyordu? İşte cevabı: "Bu arkadaşların bir kısmı benim 12 Eylül öncesi var olduğumdan haberdar değiller. Ben ülkücüyüm. Ülkücülüğü, donanımlı, ahlâklı olmak, bu toprağa ait olmak bu toprağın tüm mahsüllerini sevmek olarak görüyorum. Yıllar sonra geldiğim nokta da bu. Benim ilgimi çeken bu ülkeye olan mensubiyeti değerleri. İki tane yabancı alsak İstanbul'a götürsek Osmanlı diye bir şey anlatmaya kalktığımızda nereye götürüp gösteriyoruz? Mimar Sinan'ın eserlerini gösteriyoruz. Peki kim Mimar Sinan? Bir devşirme. Tarihimizi bir devşirmenin üzerinden gösteriyoruz. Peki ölçü olarak neyini almalıyız? Bu toprağa olan üretimine, mensubiyet duygusuna bakmamız lazım. Böyle olmayınca işin içinden çıkamıyoruz. Bu coğrafyada farklı lehçeler, farklı izler var. Mustafa Kemal ile Bahçeli'nin söylediği arasında bir fark yok. Burası çiçek bahçesi. Buradan ayrık otu çıkarmayın, çıkarınca tadı kaçar." Gürcan Dağdaş'a MHP içinde ve dışında süren tartışmaları nasıl bulduğunu soruyoruz. Tartışmaların 'zemini' olmadığını belirten Gürcan, şöyle diyor: "Tartışmalar 'o yapamadı ben yaparım' üzerine kurgulanmış. Onun yapamadığını senin yapacağına dair karine ne? Neyi yaptın da bunu yapabileceğini söylüyorsun. Net değil ki. Bahçeli'nin oturduğu zemini tartışın, ama sağlıklı tartışın. Bahçeli'yi DEHAP ile aynı gösterirse buna herkes güler. Bahçeli ile DEHAP'ın aynı şey de olmasına kimse inanmaz. İdeolojik olarak fikri zeminde tartıştığınızda da içini doldurmanız gerekli. Mesele bu."
|