| |
Blair modeli sizi ilgilendirir mi?
Cumartesi günkü "AB'nin yeni lideri Blair mi?" başlıklı yazıda, İngiltere Başbakanı'nın geçen hafta Avrupa Parlamentosu'nda yaptığı son derece önemli konuşmada vurguladığı "Yeni Avrupa'nın" temel hatlarını belirlemeye çalışıp, konuya bugün devam edeceğimizi söylemiştik. Aslında, Blair'in siyasal bir manifesto sayılabilecek önerilerinin tüm ipuçları, İngiltere'de uygulanan modelde var. Blair bir anlamda bireysel kapitalizmin liberal bir sol anlayışla uygulanmasını, tüm AB'ye model olarak önermekte... Bu yeni anlayışın ne olduğu ise İngiltere'deki uygulamalarda var.
Blair, doğru ya da yanlış yapıp yapmadığını tarihin ilerde daha net bir şekilde göstereceği Irak kamburuna rağmen, son seçimleri üçüncü kez kazanarak tarihsel bir rekor kırdı.
Bu galibiyetin itici gücünü Blair'in ekonomideki başarısı sağladı. İngiltere'de yüksek bir büyüme hızı var. Enflasyon ise yere serilmiş vaziyette. Faiz oranları çok uzun bir sürenin en düşük seviyesinde. Sosyal haklara uygun bir ortam olmamasına rağmen asgari geçim ücreti altı yıl içinde yüzde kırk oranında artmış durumda... Bu parlak tablonun zaafiyet gösteren tek yanı ise bütçe açıkları. Bu ekonomik başarının mantığı yakından incelenince, piyasa kurallarına ihanet etmeden hayata konan bir sosyal anlayış var... Zaten Blair de AB'ye artık sanayi sonrası dönemde reçete olamayacak olan "sosyal devlet" anlayışının hantallaştırıcı etkisini gidermek için bu yaklaşımı öneriyor. Değer üreten bir anlayışa yardımcı olmak ve bunu yaparken de iktisat mantığını bozmamak. İngiltere, toplumun ezilen, en altta kalan kısımlarının sorunlarıyla çok yakından ilgili... Çünkü Blair'in birinci derecede önemsediği bu sorun tüm ağırlığıyla devam ediyor... İngiltere'de toplumun yüzde 17'si, yaklaşık on milyon insan görece yoksul. 1999 yılında bu oran yüzde yirmi imiş, biraz inmiş ama gene de İngiltere bu oranı iyice eritme azminde... Toplumun en yoksullarını işsizler, emekliler, etnik azınlıklar, özürlüler ve niteliksiz iş gücü oluşturmakta... Blair sadece bu kesimlerle meşgul değil, bu kesimlerin çocuklarıyla da ilgili. Çünkü yapılan bir araştırma İngiltere'de fakir doğan çocukların fakir öldüğünü ispatlamış... 1997 yılında her dört çocuktan biri fakir ailede doğuyormuş... Bu 1999 yılında alınan önlemlerle beşte bire gerilemiş... Blair bunlara daha da etkin formül üretmekte ve bu fırsat eşitsizliğini tümüyle ortadan kaldırmayı amaçlamakta. Bunun belki de tüm dünya tarafından çok yakinen izlenmesi gereken bir çaresini öğretim reformunda arıyor. Tüm toplumun farklı katmanlarının üniversiteye girebileceği yeni bir uygulama gelecek yıl yürürlüğe girecek. Amaç üniversite çağındaki İngiliz çocuklarının yarısının üniversiteye gitmesinin sağlanması... Bunun kaynağı ise üniversite harçlarının artırılması ve bu harcın uzun vadede ödenmesinde bulunmuş. Öğretim reformu Türkiye'nin de çok yakından izlemesi gereken bir yeni zihniyet.
Blair'in sosyal adaletsizliğin tüm gücüyle üzerine gitmesine olanak veren güç, işsizlik karşısındaki başarısı tabii...İşsizlik bugün çağın kimliği haline geldi... İşçi sınıfına ihtiyaç azaldıkça, işsizlik artıyor... Blair diğerlerinin çözemediği, özellikle Fransa'nın hiç başa çıkamadığı işsizlik konusunda, büyük bir zafer sağladı. 1993 yılında yüzde on olan işsizlik bugünün İngiltere'sinde yüzde 4.6'ya geriledi. Bu nasıl başarıldı? Blair teknolojik atılımın sürüklediği ekonomik büyüme sırasında "işe adam almadı." Dönüşen ekonomik yapıya uyumlu yeni bir işgüçü yaratmayı başardı. İşsizlik gibi çağın hastalığı ile kökten bir hesaplaşmaya girmiş ve savaşı kazanmış. Bugün İngiltere'de 15 ila 64 yaş arasındaki nüfusun yüzde 76'sının işi var. Bu, Türkiye'nin de yakından izlemesi gereken bir başarı. Blair, AB halklarının refahını artıracak, yarına olan güvenlerini pekiştirecek ve böylece AB'ye olan desteğini daha da artıracak bir hedef gösterirken kendi deneyimine inanıyor. Londra seçimleri münasebetiyle vurguladığımız gibi bu politikaların çok çeşitli uygulamaları var. Sağlık sorunlarına, ezilen emeklilere yönelik arayışlar. Bunlar piyasa ekonomisini uygulayarak aranan çözümler...
AB'nin önünde şimdi yeni bir lider ve yeni bir yol var... Liberal sol İngiltere'ye çare olduğu gibi, büyük bir ihtimalle AB'ye de çare olacak... Tarımın önceliğinden teknolojik yenilenmeye geçmeden, sorunlar çözülmez artar... İnanmayan, bir Fransa'ya bir de İngiltere'ye baksın...
|