Kitlelerin isyanı
İran'daki seçimi, dinamikleri açısından Avrupa anayasası referandumlarına benzetmek mümkün. İran'da da seçmenler çeşitli nedenlerle yerleşik seçkinlere bir ceza vermek istedi. Reformcuların başarısızlığından sıkılan orta sınıflar, hayli muhafazakâr bir popülist Mahmud Ahmedinecad'a sıcak bakmasalar bile onun yolunu kesmek amacıyla Rafsancani'ye oy vermedi. Seçime katılma oranının düşüklüğü de bu yönde bir yorumu destekliyor. Devrimci oligarşinin duyarsızlığı ve sürdürülen ekonomik politikalar nedeniyle ezilen alt sınıflar ise şikayetlerini oya dönüştürdü. Şahsi dürüstlüğünden şüphe etmedikleri, köken olarak da kendilerine yakın birini başkan seçerek hem oligarşiye hem de sosyal liberalleşmeden yana orta sınıfa güçlü bir mesaj verdi.
Chavez'in İran modeli Sonuçta değişik sınıflardan seçmen, devrimin başından beri iktidar odağında yer alan, sistemin çürümüşlüğünü şahsında simgeleştiren Haşimi Rafsancani'yi seçmeyi reddederek rejime yönelik öfkesini dışa vurdu. 1981 yılında canını zor kurtararak ülkeyi terk etmek zorunda kalan Cumhurbaşkanı Abülhasan Beni Sadr'dan beri ilk kez İran Cumhurbaşkanı molla oligarşisinden birisi değil, sivil kökenli. Mühendislik eğitimi almış olan yeni Cumhurbaşkanı, kampanyası sırasında "birinci önceliğimiz sosyal adalettir" sözü vermişti. "Adalet her şeyin yerli yerine oturması, ülkede ne zenginlik varsa halkın bundan yararlanması, insanların tanıdıkları kişiler nedeniyle değil becerileri nedeniyle iş bulabilmeleri demektir" diye de eklemişti. Kısacası, daha dindar ve mutaassıp bir söyleme sahip Ahmedinecad'ın asıl programı aş ve iş vaadi, eşitsizliklerin giderilmesi, fiyatların düşürülüp maaşların arttırılması gibi gayet seküler temeller üzerine kurulu. Kendi kitlesinin yozlaştırıcı bulduğu sosyal ve kültürel özgürlükleri ise kısıtlaması olası. İran'ın yeni Cumhurbaşkanına bu nedenlerle Venezüela lideri Hugo Chavez'in İran modeli gibi de bakmak mümkün. Ancak dini lider Hameney ve onun yandaşları karşısında gücü sınırlı kalacaktır. İran'ın sosyal ve ekonomik sorunları popülist bir programla aşılabilir gibi değil. Ancak petrol fiyatlarının 60 doları da geçip 70 dolara doğru yol alması, devletin elindeki para dağıtma imkânlarını artırıyor. Ahmedinecad bu imkânları yoksullar için kullanarak kendi tabanını da kuvvetlendirmeyi herhalde isteyecektir. Yerleşik çıkar odaklarıyla nasıl mücadele edebileceği ve kadrosu olmadan çürümüşlüğe nasıl son verebileceği ise şimdilik cevaplandırılmayı bekleyen sorular. Eski Tahran belediye başkanı olan ve dış politika deneyimi bulunmayan Ahmedinecad'ın nasıl bir dış politika çizgisi benimseyeceği de merakla izlenecek. Bugüne kadarki söyleminde batı ile uzlaşmaya karşı olduğunu gösterdi. Bunun yanı sıra tüm İranlılar gibi ülkesinin nükleer silah üretmeyeceğini söylüyor ama nükleer enerji geliştirme imkânına kavuşmasını da savunuyor.
Etrafımız karışabilir Rafsancani'nin AB ile süren pazarlıkları sonuçlandıracağına inanılıyordu. Yeni Başkan'ın böyle bir niyeti olup olmadığı şu an için meçhul. Eğer Hameney ve rejimin sertlik yanlılarıyla birlikte hareket ederek nükleer enerji konusunda makul bir uzlaşma yolunu seçmezse, Türkiye'nin etrafı biraz daha karışmaya adaydır. Kampanya sırasında Ahmedinecad "biz devrimi demokrasi kurmak için yapmadık" türünden bir söz söylemişti. İran'ın kısıtlı bile olsa canlı ve diri demokrasisi kendini İslam Cumhuriyeti'nin başına üstelik de kritik bir dönemde getirdi. Eline geçen fırsatla İran'ın normalleşmesine mi katkıda bulunur, yoksa kırılmasına mı, onu da zaman gösterecek.
|