kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
 
Fransa'nın köylülüğünü Kadıköy'den yorumlamak
Teknik eğitim de şeriatçı yetiştirir
ŞAKA

Fransa'nın köylülüğünü Kadıköy'den yorumlamak

Yaşadıkça daha neler göreceğiz kimbilir.
Biz Türklerin, Avrupa Birliği'nin çekirdek ülkesi Fransa'yı "Köylülük"le suçlayıp eleştirebileceğini düşünebilir miydiniz? Bunu önce Emre Aköz yaptı. Dün de Mehmet Altan Türkiye ile Fransa'yı aynı kefeye koyup, şöyle dedi:
- Köylülüğün etkin olduğu bizim gibi toplumlar Kemalizm ya da Jakobenizmi yeşertiyor.
Fransa'da tarım kesiminin ekonomideki ağırlığı ve AB tarım sübvansiyonlarının İngiltere'ye karşı haksız rekabet yarattığı gibi sorunlara girmeyeceğiz.
Ama ikisi de "Kadıköy" yakasında oturan Emre Aköz ve Mehmet Altan'ın, Fransa'yı köylü olduğu gerekçesiyle aşağılamaları, bana biraz "Şaşkınbakkal"ca geldi.
Endişemin nedeni şu.
Biz genellemeleri severiz ve mesela "Köylülük" denilince bunun dünyadaki her ülke için aynı anlama geldiği yanılgısına da kolayca düşebiliriz. Daha da ötesi kendimizi farklı bir yere yerleştirmek için "Köy Enstitüleri" gibi arayışlara kapılabilir, "Köy-kent" benzeri modeller bile üretiriz.
Fransa'nın köylüleri ve çiftçileri, ne eski Rusya'nın mujiklerine ve kulaklarına, ne de bizim Güneydoğu'nun toprak ağaları ile marabalarına benziyor. Gelişmiş, kuşaklar boyudur refaha ulaşmış, kentlere göç etmeyi düşünmeyen ve sanayi devrimi içinde yerlerini bulmuş bir toplum kesimidir Fransız köylüleri.
Mukayese etmek için bizim Ankara, İstanbul, Adana gibi kentlerimizin kırsal kesimden aldıkları göçe bakın. İstanbul 1950'de 850 bin nüfusluydu, 1970'de 2 milyon 800 bindi, şu anda 12-13 milyon. Oysa Paris'in nüfusu hep aynı. Bizim köylerde nüfus artış hızı yüzde 3'leri geçer, Fransa'da bu rakam neredeyse sıfır.
Fransa'da jakobenliğin kaynağı köyler değil kentlerdeki orta sınıf, esnaf, küçük işletmelerin sahipleri. Bunlara teknolojiye ayak uyduramayan işçi sendikaları, yabancı düşmanlığını ideoloji haline getiren siyasi partiler ekleniyor ve son referandumda "Hayır" diyen Ulusalcı Cephe çıkıyor ortaya. Aslında bizde de durum böyle. Kemalizm'in kaynağı köylüler değil kentliler. Her çeşit ideolojiyi kentliler üretiyor ve onlar birbirleriyle iktidar kavgası yapıyorlar.
Fransa'nın bizden farkı Jakobenizmi, 1789'da Fransız İhtilali sırasında üretmiş olması.. Çünkü Fransız İhtilali bir "Burjuva Devrimi". Aristokrasiye ve ruhban sınıfına karşı yapılmış bu devrim. Bizde ise bırakın Burjuva Devrimi yapmayı, henüz burjuvaziyi yaratma aşamasındayız. Bizim Jakobenizmimiz burjuvazinin değil, Kemalist bürokratik oligarşinin malı.
Fransa'da işçi sınıfının hâlâ sergilediği değişime karşı tepkileri, geçmişte İngilizler de yaşadı. "Luddit"ler 19'uncu yüzyıl sonunda fabrikaların makinelerini kırıyorlardı. Veya 1980'lerdeki Thatcher Reformlarına karşı, sendikalar (TUC) en şiddetli direnişi göstermiyorlar mıydı? Ama İngilizler pragmatik. Sosyalistleri bile ideolojisiz. Tony Blair artık Fabiancı bile değil, sadece bir "Radikal Liberal" neticede. Fransa ise yaşanılan bugünü hep eski bilgiler ve inançlarla geriden izliyor.
Ama unutmayalım ki Fransa Fransa'dır. Sanayi ve teknolojide ne aşama varsa, Fransa hep bunun içinde ve önündedir. Montaigne'nin 400 yıl önce yazdığını bugün Türkiye'de yazsanız, kentli kalabalıklar size dünyayı cehennem edebilir mesela.
Yani keşke Fransa gibi bir köylü toplumu olabilsek. Fransa'nın köylülüğünü bizimki ile karşılaştırmak, Nevşehir'e şehir, Kadıköy'e de köy demek gibidir.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Başörtüsü, Kopenhag Kriterleri'ni örtmemeli   / 25-06-2005
 Avrupa değişti diye biz değişmeyelim mi?   / 24-06-2005
 Her konu magazin ve dedikodu alanına girmeli mi?   / 23-06-2005
 Çalışkan ve dost Recep Bilginer de yok artık   / 22-06-2005
 Servis sektörü artık çağ değişiminin öncüsü...   / 21-06-2005
 İnsanlar neden Bodrum'a tutkundur ki?   / 20-06-2005
 Üç günlük Bodrum tatiline üç kitap   / 19-06-2005
 Başarı kalıcı olduğu zaman anlamlıdır   / 18-06-2005
 CHP söylemini tırmandırırsa iş nereye varır?   / 17-06-2005
 CHP seçimle gelmenin yolunu da aramalıdır   / 16-06-2005
REHA MUHTAR
Beni dava
Diyorum ya, leyleği havada gördük...
EMRE AKÖZ
Dünyanın en sorunlu kentine gelin!
Bugün yazıya bir...
MEHMET BARLAS
Fransa'nın köylülüğünü Kadıköy'den yorumlamak
Yaşadıkça...
İLKER SARIER
Kim kimi kurtaracak?
Bıçakçı ile Terim el...
MAHMUT ÖVÜR
Ya 'istifa edin' ya da 'kapatın'
Devlet Hastanesi...
SAVAŞ AY
Ankara SABAH'ta "bir yaz gecesi...
Speedy (hızlı) Gonzalez
Speedy (hızlı) Gonzalez
G.Saray, Ferrari'den daha hızlı bir isim buldu. Arjantinli Kily...
İkinci Terim dönemi
İkinci Terim dönemi
Milli Takım yeniden Fatih Terim'e emanet. Dün Levent Bıçakcı ile...
Meclis'te sinirler gergin
Yaz tatili öncesi yoğun tempoyla çalışan Meclis'te milletvekillerinin...
Milletvekilleri dardadır zordadır, bunu böyle bilin
Başbakan, seçmenleri için harcama yapan milletvekilleri için şöyle...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu