Bir sauna iki masaj
Hani Antalya'ya turizm zirvesi yapmaya patronun oteli Lares Park'a gittik ya.. Giderken, ben biraz nezleyim.. Daha doğrusu hastalanacağım belli; a lnım, şakaklarım felaket ağrı yapıyor.. O tempoyla önce zirve, arkasından yazıyı yazmak için Antalya büroya gidip, dönme derken ben oldum tam püre.. Hani Amerikalılar'ın "smashed potatoes" dedikleri cinsten.. Yani "smashed" edilmiş patates durumundayım.. Beynim falan darmaduman.. Her an yıkılabilirim.. Otele geldiğimde, hemen kapıda bekleyen çocuklara "Felaket hastalanıyorum.. Sauna masaj ne varsa, acil iyi bir ter atmam lazım" dedim.. Zaten ben bu Lares Park'ı çok sevdim.. Gelişimi gidişimi, odaya çıkışımı asgari 3 personelle gerçekleştiriyorum.. Genelde her otelde 1 ya da 2 kişi verirler refakat etmeye bendenize.. Aman bunları bizim Yavuz Semerci'ye sakın söylemeyin felaket bunalım yapıyor çocuk. Neyse efendim Lares Park'ta çifte kavrulmuş vaziyetteyim.. Hem bendenizim, hem de otel patronun olduğundan, bir nevi patron muamelesi yapıyorlar bana.. Onun için Antalya çevresinin yarısına yayılmış görünen tatil köyündeki her hareketimi 3 kişilik refakatçi eşliğinde gerçekleştiriyorum ki sormayın gitsin..
Çocuklar zaten gözümün içine bakıyorlar. Bir şey istese de yapsak diye.. Odaya çıktım.. Hemen telefon çaldı.. "Geçmiş olsun Reha Bey rahatsızmışsınız.. Ne güne duruyoruz.. Şimdi sizi iyileştiririz.. Sağlık merkezine bekliyoruz.." İndim aşağıya beni hemen saunaya aldılar.. 10 dakika terlettiler.. Arkasından, Türk hamamında taşın üstüne serdiler beni battaniye gibi.. Tülbendi içi köpük dolu bir kovaya sokuyorlar, bir el hareketiyle torba yapıp, köpük çıkarıyorlar.. Üstünüze afiyet 8 kat köpüğü yiyorsunuz. Siz köpüklerin ve sıcağın altında ezilirken, üstünüzdeki köpükle size masaj yapıyorlar.. Bu arada her tarafımdan terler boşanıyor.. Hani kalp krizinden de gider miyim diye düşünmüyor değilim.. Ölüme bak be.. Ne şehittir ne gazi.. Köpüklerin altında kaldı Niyazi..
Neyse.. 35-40 dakika da orada kaldık.. Artık musluk gibiyim maşallah.. Her taraftan ter akıyor.. Nezle değil, verem mikrobu olsa çıkmıştı vücuttan, yani öylesi bir durum.. "Sonunda" dediler "Size Aycan masajı uygulayacağız.." Aycan, adı gibi ay yüzlü bir Kırgız kızı.. Hafif topluca.. Ben 45 dakikadır ter olup musluk gibi akmaktan, perişan haldeyim Beni o halde Aycan'a teslim ettiler.. Teslim ederken dedim ki, bakın davete yetişmem lazım.. En fazla 30 dakika.. Ne mümkün.. Aycan 40'dan aşağı olmaz diye diretiyor. Nuh diyor, peygamber demiyor.. Beni yüzü koyun yatırdı.. Önce normal masaj yapıyor gibiydi.. Sonra gittikçe hareketlendi.. Yavaş yavaş ne kadar kas varsa sırtımda, sağlı sollu darbeler yemeye başladı.. Aycan bir süre kenardan yeterince kuvvetli vuramadığına hükmetti, yattığım yerin köşesine çıktı oradan vurmaya başladı.. Kaç yılda yüzmeyle yaptığım zavallı kaslarım, ağlıyor haykırıyor bana bir şeyler yap diye.. Bense narkoz yemiş gibiyim.. Hani, narkozu aldığınızda doktorlar sizi kesmeye başlarlar.. Siz sanki başkasını kesiyor gibi seyredersiniz.. Hiçbir şey yapmazsınız.. Durumum aynen öyle.. Allah'tan beni kesmeye falan yeltenmiyor.. Onu bile tevekkülle seyredeceğim. Sonunda, kaslarım gevşemiş, içimdeki yol, su, elektrik, hepsinden arınmış biçimde çıktım sağlık merkezinden.. Davete icabet ettim.. Görenler bir acayip bakıyorlar.. Çünkü mavi gömleğim tam anlamıyla lacivert olmuş.. Hala, musluk gibi şarıl şarıl su atmaktayım.. Jeneratör gibiyim maşallah.. Düğmeyi kapatıyorsun, lakin makine harıl harıl çalışıyor.. Yaklaşık 2 litre su attıktan sonra.. Hiçbir nezle emaresi kalmadı hastada..
|