|
|
Çağlar ve Garipoğlu... İki farklı bakış!
Türkiye'de bankasına el konulan patronlara yönelik çifte standart evleri şenlik. Hayyam Garipoğlu ve Cavit Çağlar iki güncel örnek. Suçlama aynı: İkisi de bankalarının içini boşaltmakla suçlandılar. Sıra ceza vermeye gelindiğinde, ayrımcılık yapıldığı ortaya çıktı. Kısa bir bilgi: 1999 yılına kadar banka kaynağına usulsüz dokunmak, nitelikli dolandırıcılık sayılıyordu. 1999 yılından sonra aynı suça "zimmet" tanımı da eklendi. Çağlar'a isnat edilen suç, 1999 öncesine ait olduğundan, kendisi "dolandırıcılıktan" ceza yedi. Sümerbank'ın sahibi Garipoğlu ise "zimmetten" yargılandı. Buraya kadar normal. Ardından Yeni Türk Ceza Kanunu'na bir madde kondu. Buna göre nitelikli dolandırıcılık suçu işleyenler, "etkin pişmanlık" gösterirse, "pişmanlık" hafifletici neden sayıldı. Çağlar, kısmen ödeme yaptığı ve TMSF'nin de bunu yazılı olarak teyit etmesiyle hapise girmekten kurtuldu. Garipoğlu ise "pişmanlık maddesi" nitelikli zimmet suçu işleyenleri kapsamadığı için, yeni TCK'dan yararlanamadı. Bu da yetmedi, iyi niyetli olması ve TMSF ile anlaşma yapması bırakın suçunu hafifletmeyi, ağırlaşmasına yol açtı. İstanbul 8. Ağır ceza Mahkemesi, gerekçeli kararında "Garipoğlu'nun borçlarını ödemek için TMSF ile anlaşması, suçun ikrarı ve delilidir" denildi. Hakkında yakalama emri olan Garipoğlu, TMSF ile anlaşmasaydı ve borca itiraz etseydi belki de 27 yıl ceza almayacaktı. Sonuç, biri TMSF ile anlaşma yaptığı için kurtuldu, diğeri ise TMSF ile anlaşma yaptığı için 27 yıl hapisle cezalandırıldı. Garip değil mi?
|