|
|
|
|
|
Türkiye değil Avrupa değişti
|
|
Eski AB Komisyonu Başkanı Prodi'den SABAH'a özel: Avrupa'da, Türkler Müslüman diye bir korku yok. Polonyalı muslukçu Katolik ama o da korkutuyor. Kriterleri yerine getiriyorsunuz. Değişen Türkiye değil, Avrupa.
Avrupa'daki toz dumanın inmesini bekleyin!
AB Komisyonu eski Başkanı Prodi, SABAH'a konuştu: "Ben Türkiye'nin AB üyeliğine karşı değilim. Ama, referandum sonuçları, Türk problemini daha karmaşık hale getirdi." "Kriterleri yerine getiriyorsunuz. Bu yadsınamaz. Türkiye değil, Avrupa'nın düşünce biçimi değişti" diyen Roman Prodi, Ankara'ya sakin olması gerektiğini şöyle özetledi:.
SABAH'ın röportaj teklifini kabul eden AB Komisyonu eski Başkanı Romano Prodi, benim soru sormama fırsat vermeden söze başladı: "Signora doğru değil! Şimdi bir yalanlama yayınladım. Roma'daki Büyükelçinizi de arayacağım!" Bir bölge gazetesi olan "il Gazzettino" da çıkan ve "AB'de Türkiye'ye hayır" dediği yolundaki haberi kastediyordu Prodi. Gazeteye ve İtalyan haber ajansı Ansa'- ya bu yönde bir açıklama gönderdiğini belirten Prodi, Türkiye'nin Roma Büyükelçisi Uğur Ziyal'i de telefonla aradı. Ziyal ile uzun bir süre telefonla görüşen Prodi, Türkiye'ye karşı tavrında bir değişiklik olmadığını vurguladı ve Ziyal'e "Bu toz dumanın inmesini bekleyelim. Üyelik konusunda değişiklik yok.Yaptığım açıklama yanlış anlaşıldı" dedi. Ziyal de, Avrupa'daki referandumların Türkiye'nin AB'ye girmesine karşı olmadığını, sadece Avrupa'nın yapısal sorunlarını su yüzüne çıkardığını söyledi. Ziyal ayrıca Avrupalı politikacıların bu tip konuşmalarının Türkiye aleyhine havayı güçlendirdiğini söyledi ve 10 yıl sonranın şimdiden tartışılamayacağını belirtti.
ZOR VE KARIŞIK İtalya'da 'merkez sol ittifak'ın lideri olan Prodi, sorularımıza samimiyetle cevap verirken "endişelerinin yanlış anlaşılmaması için Türk dostlarını uyardığını" özellikle vurguladı. Prodi'nin sorularımıza verdiği yanıtları şöyle:
* Türkiye'nin AB üyeliği artık gerçekleşmesi zor bir hedef mi? Türkiye'nin AB yolunu güçleştiren Avrupa'daki referandumlardır. Referandumlar, AB yolunu Türkiye için daha zor ve karmaşık bir hale getirdi.
* Referandumların sonuçlarının Türkiye'ye karşı olduğunu söyleyebilir misiniz? AB anayasasının halkoylamasından geçmemesinin başka nedenleri yok mu? Türkiye bu nedenlerden sadece birisi, çok sayıda neden var. Bildiğim Anayasa referandumunun Türkiye'nin AB yolunu güçleştirdiği. Ben bunları bir endişe olarak dile getiriyorum. Benim başkanlığımdaki AB Komisyonu Türkiye hakkında ciddi bir rapor hazırladı. Bu olumlu bir rapordu. Ben de pozisyonumu değiştirmedim.
* Ancak yine de, Fransa ve Hollanda'daki referandumların Türkiye'nin AB üyelik sürecini güçleştireceğini söylüyorsunuz. Bu gözlemleri Türkiye'de sizler de yazdınız. Ben söyleyince olay oluyor. Bu toz dumanın inmesi lazım, Avrupa'daki tüm değişim süreçlerinde problem yaşanıyor. Türk problemi de karmaşık hale geldi.
* Avrupa'nın kendi problemlerinin faturasını Türkiye'ye çıkardığı yaygın bir görüş.. Haklı olabilirsiniz, doğru olabilir.
* Türkiye AB hedefine yaklaşırken, bu hedefin birden uzaklaştığını görüyor, neden? Değişen Türkiye değil, Türkiye değişmedi, Kopenhag kriterlerini yerine getirdiği vs. bunlar yadsınamaz. Avrupa'nın düşünce biçimi değişti. Dediğim gibi toz dumanın inmesini beklemeliyiz.
* Referandumların Avrupa'da anti-Türk bir eğilim ortaya koyduğunu söyleyebilir misiniz? Avrupa'daki korku genel, Türkler müslüman diye değil, yoksa Polonyalı musluk tamircisi de Katolik, ama o da korkutuyor, Rumen suçlular da korkutuyor. Avrupalı işsizlikten korkuyor. Bu korkularda Türkiye kadar Çin de önemli bir rol oynadı. Her türlü değişim korkuyu getiriyor. Romanya ve Bulgaristan'ın girişi de endişelendiriyor. Avrupa farklı olandan korktuğunu gösterdi.
TÜRK PROBLEMİ KARIŞTI * Sizce bundan sonra ne olacak? Türkiye'nin AB yürüyüşü yarım mı kalacak? Aceleye gerek yok, dostuz, arkadaşlıklar halkası anlayışı içinde ilişkilerin sıklaştırılması gerekir, bunun akabinde de AB'ye tam üyelik gerçekleşebilir. Referandum Türk problemini daha karmaşık hale getirdi. Chirac, Türkiye'nin AB'ye girişini her zaman destekledi. Ancak sanırım referandumdan sonra daha temkinli olmak zorunda. Olayları gerçekçi bakış açısı ile görmek lazım.
* Türkiye'nin Avrupa'da iç politika malzemesi olduğunu söylüyorsunuz. Evet, tamamen bu. Türkiye konusu artık iç politikaya girdi. Ben Türkiye'ye bütün samimiyetimle bir mesaj vermek isterim: Türkiye hedefini değiştirmemeli, yılmamalı. Türk hükümetinin iç politikada "ya hep ya hiç" tavrını anlıyorum. Ancak bu durumda "her zaman için imkansız" hale gelecektir. Bu süreçte öncelikle Avrupa kamuoyundan çalışmaya başlamak gerekecektir. Almanya'da da hükümet değişikliği ile beraber Türk problemine karşı zihniyet değişikliği de olasıdır.
* Önemli bir noktaya değindiniz, Türkiye'nin orta hedefleri küçümsememesi gibi, bu hedef imtiyazlı ortaklık mı? (Net yanıt vermekten kaçınarak) Önemli olan ilişkilerimizde yakınlaşma, tam üyelik hedefine yaklaşmaktır. Bu birinci aşamadan sonra tam üyelik gelebilir. Pekçok kez böyle yapmak zorunda kaldık.
* Yine de size, Türkiye'nin AB'ye tam üyelik hedefi uzak görünüyor Evet objektif olarak uzak.
|
|
|
|
|
|
|
|
|