| |
|
|
"Nuri Hoca"lı yıllar da artık hayal oldu
İYEM.
ÖNCEKİ gün kaybettiğimiz Nuri İyem, sanat tarihçilerine göre yaşarken ölümsüzlüğü yakalamış, Türk resmine damgasını vuran isimlerden biriydi. Bugün bir Şeker Ahmet Paşa'nın, bir Osman Hamdi'nin, bir Nazmi Ziya'nın tablosu koleksiyoncular tarafından nasıl paylaşılamıyorsa, Nuri İyem'in yaşarken yaptığı binlerce tablosunun her biri aynı ölçüde değer taşırdı. Ama benim için Nuri İyem unutulması mümkün olmayan güzel anıların paylaşıldığı, aramızdaki yaş farkına rağmen aynı titreşim katsayılarının yakalandığı, Güngör Güven'in kaybı gibi ortak acıların yaşandığı bir arkadaşlığın diğer tarafıydı. Zaten beni de, amcam Dr. Gürbüz Barlas'ı da Güngör Güven tanıştırmıştı Nuri Hoca'ya. Evimin duvarları Nuri Hoca'nın arkasına özel günleri vurgulayan hatırlatma yazıları ile getirdiği tablolarla dolu. Evlendiğimizde "Gelinim Canan'a", çocuğumuz olduğunda "Bebeğin bahtı açık olsun" yeni eve taşındığımızda "Güle güle oturun" diye arkalarında yazılar olan tablolar. Nuri Hoca ile konuşmadığımız konu kaldı mı acaba? İnanmış bir komünistin, Sansaryan Han'da çektiği işkenceler mi? Dr. Şefik Hüsnü'ye duyulan saygı ve hayranlık mı? Sultanahmet'e çekilen "Saraçoğlu Faşisttir" pankartı ertesindeki tutuklamalar mı? Kruşçef'in açıklamaları sonunda asıl faşistin Stalin olduğunun anlaşılması mı? Sovyetler'in çöküşü ertesinde doğan "Bir ömrü boşa mı harcadık" kuşkusu mu? Bazen bizde, bazen Nuri Hoca'nın Şişli'deki evinde sabahlara kadar süren geceler. Nasip'in kahkahaları. Bir çiçek kadar kırılgan Müjde ve Nuri Hoca kadar erkek Ümit... Galiba bazı geceler de Ruhi Su dinlemeye giderdik. Nuri İyem'in resmini uzmanlar yorumlamaya gelecek yüzyılda da devam edecekler. Diyecekler ki mesela: 1913 İstanbul doğumlu Nuri İyem, Nazmi Ziya aracılığıyla Güzel Sanatlar Akademisi'nin orta bölümünden birincilikle mezun oldu. 1940'ta yüksek bölümü açılan akademinin yüksek bölümünü bitirdi. Kemal Sönmezler, Turgut Atalay, Selim Turan, Avni Arbaş ve Mümtaz Yener ile birlikte Yeniler Gurubu'nu kurdu. Guruba Abidin Dino, Faruk Morel, Agop Arad, Yusuf Karaçay'in da katılmasıyla harteket 1951'e kadar sürdü. Zamanla guruptan kopmalar oldu. Nuri İyem bir süre Resim ve Heykel Müzesi'nde Halil Dikmen'in yardımcısı olarak çalıştı. İyem ilk kişisel sergisini 1946'da Beyoğlu'nda bir mobilyacıda açtı. 1950'li yıllarda soyut resme yönelen İyem'in sanatı soyut ve soyut sonrası dönem olarak incelenebilir. Ama ben Nuri İyem'i hep "Nuri Hoca" diye hatırlayacağım ve bu bilgi bana yetecek.
|